34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
24 Kasım 2024 Pazar
Bu hafta, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, yaklaşık 150 iş insanıyla birlikte Irak’a bir ticaret gezisi gerçekleştirdi. Bağdat’tan başlayarak Basra’ya kadar uzanan bu ziyaret, Türkiye’nin Irak’ın yeniden yapılandırılmasında ve ticaretin artırılmasında üstleneceği rolü vurguladı. Bolat, “Türkiye-Irak Genel Ticaret ve Müteahhitlik Heyeti Programı ile B2B Görüşmeleri” çerçevesinde önemli görüşmelerde bulundu. Ancak bu ticari çıkarma, yalnızca bugüne ait bir hikaye değil; aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı’nda Basra’nın kaybını da anımsatıyor.
O dönemde, MİT’in atası olarak kabul edilen Teşkilat-ı Mahsusa’nın önemli komutanlarından Yarbay Süleyman Askeri, 1914 yılında Irak’a geldi. İlk olarak Basra’nın 125 kilometre kuzeydoğusunda, İran’ın Ehvaz Kasabası’nı işgal etti ve düşmanın petrol borularını tahrip ederek stratejik bir hamle yaptı. 20 Ocak 1915 tarihinde Dicle Nehri boyunca keşif yapan İngilizlerle karşılaştı ve bu muharebe, Zübeyir Muharebesi olarak tarihe geçti. Bu çatışmada yaralanan Süleyman Askeri, İstanbul’a ulaşan haberle birlikte Enver Paşa’nın dikkatini çekti.
Yarbay Süleyman Askeri, yaralı olmasına rağmen yaklaşık 9 bin kişilik bir kuvvetle Basra’ya doğru yola çıktı. 12 Nisan 1915 tarihinde Şuaybe civarında üç gün süren çatışmalar yaşandı. Ancak, aşiretlerin istekli savaşmamaları ve iletişim kopuklukları gibi sorunlar, Türk birliklerinin başarısını engelledi. Süleyman Askeri, ikinci gün birliklerine İngilizlerin tahkim edilmiş mevziine saldırmalarını emretti. Ancak savaşın kritik aşamasında, düşman süvarilerinin ani bir baskın tehlikesi ortaya çıktı.
Bu noktada, Uceymi Sadun Paşa liderliğindeki bir Arap aşireti, Türk birliklerine destek verdi. Uceymi, cesur bir şekilde düşman ateşi altında sağdan sola doğru hücum ederek Türk birliklerinin karargâhını kurtardı. Bu tür cüretkar eylemler, savaşın seyrini değiştirebilecek nitelikteydi.
Süleyman Askeri, Basra’nın alınması için ikinci bir emir verdi. Türk birliklerinin, düşman kuvvetlerine karşı başarı kazanmasına ramak kalmıştı. Ancak, beklenmedik bir sorunla karşılaştılar; Birinci Alay’ın 1. Taburu gece İngiliz mevzilerine sızdı, ancak karşılarına çıkan dikenli teller, büyük bir engel oluşturdu. Türk askerleri, ellerinde tel makası olmadığı için dikenli telleri kazma ve kürekle aşmaya çalıştılar fakat bu çabaları sonuçsuz kaldı. Birçok hücum, tel örgülere takılarak başarısız oldu.
Bu durum, Bağdat’ın kaybına yol açacak mağlubiyetlerin başlangıcı oldu. Türk tarafı, büyük bir kayıp vererek 4 bin 500 askerini yitirdi. Onurlu bir asker olan Yarbay Süleyman Askeri, yaşanan bu bozgunun sorumlusunu kendisinde gördü ve 14 Nisan’da tabancasıyla başına ateş ederek hayatına son verdi. Askeri’nin cenazesi, bir çadır içinde yıkandı ve büyük bir saygı ile gömüldü. Bu olay, hem askeri tarihimizde hem de Türk milletinin hafızasında derin izler bıraktı.
Kaynak: Patronların Dünyası