34,5726$% 0.12
36,1670€% -0.24
43,5807£% -0.13
2.963,07%0,05
2.669,04%-0,09
9.367,77%3,72
21 Kasım 2024 Perşembe
Türkiye’yi derinden sarsan Narin Güran cinayetinin dosyasında dikkat çeken önemli ayrıntılar gün yüzüne çıktı. Cansız bedeni incelemeye alınan Narin’in sol avuç içinde saç teli ve birkaç adet kıl örneği bulundu. Adli Tıp Kurumu raporunda yer alan bulgular, cinayetle ilgili yeni soruları da beraberinde getirdi.
Narin’in Avucunda Bulunan Saç Teli ve Kıl Örnekleri
İlk duruşması 7 Kasım’da yapılmış olan Narin Güran cinayeti, 26 Aralık’a ertelendi. Narin Güran’ın cansız bedeni, 21 Ağustos’ta kaybolduktan 19 gün sonra, Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi’ndeki bir dere yatağında, çuval içinde, 30, 25 ve 20 kiloluk taşlarla kapatılmış olarak bulundu. Adli Tıp Raporu’nda yapılan incelemelerde, Narin’in sol elinin üç parmağının avuçlamış bir şekilde olduğu tespit edildi. Raporda, “Parmakları birleşmiş görünümde olup sol avuç içinde bir adet uzun saç teli ve birkaç adet yaklaşık 0,5 cm uzunluğunda kıl mevcuttu” ifadeleri yer aldı.
Kök Hücresi Var
Diyarbakır Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan 91 bulgu, daha detaylı inceleme için İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Bu bulgular arasında Narin’in avucundan çıkan saç teli ve kıl örnekleri, 77 nolu bulgu olarak kaydedildi. İstanbul Adli Tıp Kurumu, yaptığı incelemede bu saç ve kıl örneklerinin köklü yapıda olduğunu ortaya çıkardı.
Herhangi Bir Karşılaştırma Yok
Raporda, Narin Güran’ın avucundan çıkan saç teli ve kıl örneklerinin kime ait olduğuna dair herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Ayrıca, bu örneklerin, herhangi bir şüpheli ile karşılaştırılmadığı dikkat çekmektedir. Saç ve kıl örneklerinin, yer aldığı birçok bulgunun DNA analizine yanıt vermediği belirtilmiştir.
Narin Boğuştu Mu?
Avucundan çıkan saç teli ile kıl örneklerinin Narin’e mi yoksa katiline mi ait olduğu, soru işaretlerine neden oldu. Kök hücresine sahip kıl ve saçlarda DNA karşılaştırması yapılabildiği biliniyor. Bu durum, Narin’in katiliyle boğuştuğu veya direndiği ihtimalini akıllara getirmektedir. Narin katiline direnirken, sol eliyle katilinin kolundan bazı kılları veya saçları almış olabilir. Elde edilen saç ve kıl örneklerinin, tutuklu bulunan şüphelilerin DNA’larıyla karşılaştırılması, mahkemenin alacağı karara bağlı olacaktır.
Boğularak Öldürüldü
Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan 15 sayfalık raporda, Narin’in ölümüyle ilgili olarak, “Çocuğun ağız burun kapanması ve boyuna basıya bağlı oksijensiz bırakılması dışında başkaca bir travmatik tesirle öldüğünün tıbbi delillerinin bulunmadığı” ifadesi yer aldı. Ayrıca, “Çocuğun ölümünün ağız burun kapanması ve boyuna bası sonucu oksijensiz bırakılmasına bağlı meydana gelmiş olduğu oy birliği ile mütalaa olunur” denildi.
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın son dakika haberine göre; İstanbul’da Avrupa ve Anadolu yakalarını birbirine bağlayan önemli bir ulaşım arterinde, Avrasya Tüneli’nde bir araçta yangın meydana geldi. Olayın ardından bölgeye hızla çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi.
Yangın nedeniyle tüneldeki ulaşım geçici süreyle durduruldu. Tünelin kapatılması, İstanbul trafiğini etkilemiş durumda ve sürücüler alternatif güzergahları kullanmak zorunda kalıyor.
Olayla ilgili gelişmeler ve detaylar için takipte kalın!
Ayrıntılar geliyor… Kaynak: Patronların Dünyası
İngiliz Donanması tarafından 30 Haziran 1969’da suya indirilen HMS Bristol muhribi, 155 metre uzunluğuyla dikkat çekiyor. Denizdeki testlerinin tamamlanmasının ardından 31 Mart 1973’te hizmete girdi. Modern donanımı sayesinde deniz üstü, deniz altı ve hava savunma görevlerini başarıyla yerine getirebilecek kapasitede tasarlandı. Döneminin en gelişmiş silah sistemleri ve elektronik donanımını taşıyan HMS Bristol, esasen İngiliz uçak gemilerine eşlik etmek ve onları korumak amacıyla inşa edilmişti.
HMS Bristol, 1974 yılında makine dairesinde meydana gelen bir yangın sonucu ciddi hasar aldı. Bu olay, geminin neredeyse batmasına sebep oluyordu. Onarım çalışmaları 1976 yılına kadar devam etti, ancak geminin tam randımanla görev alması 1979’a kadar sürdü. Bu süre zarfında, Arjantin ile İngiltere arasında gerginlikler artarken, adalar üzerindeki kriz de patlak vermişti.
Arjantin, 2 Nisan 1982’de Falkland ve Güney Georgia adalarını işgal edince, Falkland Savaşı’nın fitili ateşlenmiş oldu. Altı hafta süren bu çatışmada, HMS Bristol İngiliz Donanması’nın amiral gemisi olarak önemli bir rol üstlendi. Savaş sonunda Arjantin teslim oldu ve adalardan çekilmek zorunda kaldı. Bu süreçte, iktidardaki Leopoldo Galtieri’nin düşmesi de önemli bir siyasi gelişme oldu. İngiltere’de ise, bir yıl sonra Demir Leydi lakaplı Margaret Thatcher, seçimleri büyük bir zaferle kazandı. HMS Bristol, bu savaşın ardından kahraman ilan edildi.
Ancak, HMS Bristol’ün kazanları muhtemelen tasarım hatası nedeniyle sorun çıkarmaya devam etti. 1984 yılında gemide ikinci bir patlama meydana geldi. Bu olayın ardından, İngiliz Donanması gemiyi aktif görevden alarak, 1991 yılında eğitim gemisi olarak yeniden kullanmaya başladı. Portsmouth Limanı’na çekilen gemi, 28 Ekim 2020’de resmi olarak hizmet dışı bırakıldı.
İngiliz Donanması, HMS Bristol’ü RFA Gold River ve RFA Black River gemileriyle birlikte satışa çıkardığında, İzmir Aliağa’da faaliyet gösteren iki Türk gemi söküm şirketi bu gemiye talip oldu. Satış fiyatı henüz açıklanmadı, ancak İngiliz Donanması sözcüsü, “Savunma Bakanlığı’nın sürdürülebilirlik ve çevre koruma taahhüdünün bir parçası olarak, HMS Bristol gelecek yıl Portsmouth’tan ayrıldıktan sonra geri dönüştürülecek” açıklamasını yaptı.
Aliağa, 1976 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile gemi söküm bölgesi olarak ilan edildi. O tarihten bu yana, dünyanın dört bir yanından gelen gemilerin son limanı haline geldi. Aliağa’da, yalnızca Avrupa donanmalarına ait savaş gemileri, hücumbotlar ve denizaltılar değil; aynı zamanda dünyaca ünlü cruise gemileri de söküldü. Bu gemiler arasında, Türkiye’de Aşk Gemisi olarak bilinen Pacific Princess da bulunuyor. Bu gemi, ünlü Love Boat dizisinin çekimlerinde kullanılmıştı.
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Türk-İş Genel Başkanı Atalay, son günlerde gündeme gelen santralin özelleştirilmesiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Atalay, bu süreçte çalışanların durumunun göz ardı edildiğini ve mevcut koşulların sürdürülebilir olmadığını vurguladı. Özelleştirme sonrasında yaşanan olumsuzlukların, geçmişte yapılan özelleştirmelerin sonuçlarıyla benzerlik gösterdiğini belirtti.
Çayırhan santralinin kar eden bir kuruluş olduğunu ifade eden Atalay, burada çalışanların yaşadığı zorluklara dikkat çekti. Çalışanların vergi, ücret ve emeklilik gibi konularda ciddi sorunlar yaşadığını, taşeron işçilerin ve staj mağdurlarının sıkıntılarının da devam ettiğini dile getirdi. Atalay, bu konuları şu sözlerle özetledi:
“Bir de üstüne bu özelleştirme tuz, biber oldu. Burada arkadaşlarımız zor şartlarda çalışıyor. Bizim burada müdür, yönetici veya zengin olma niyetimiz yok. Karnımızı doyuracak, ailemize bakabilecek, çocuklarımızı okutabilecek bir ücretle işimize huzurlu bir şekilde devam etmek istiyoruz. Ancak bu yapılanlar, bizim huzurumuzu kaçırıyor. Zaten yeteri kadar kaçan huzurumuz var. Bu sürdürülebilir bir şey değil ve bunu sürdüremezler. Unutulmamalıdır ki, bu ülkede çalışanlar biziz; bu ülkenin yüzde 45’ini oluşturuyoruz. Sesimize kulak versinler.”
Kaynak: Patronların Dünyası
Antalya’nın Serik, Manavgat, Alanya, İbradı, Akseki ve Gündoğmuş ilçelerinde, Meteoroloji Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan “turuncu” kodlu yağış uyarısı sonrasında, okullarda taşımalı eğitime bir gün süreyle ara verildi. Bu karar, olumsuz hava koşullarının eğitimi olumsuz etkilememesi amacıyla alındı.
Valilikten yapılan açıklamada, Antalya’nın doğu kesimlerinde bugün akşam saatlerinden itibaren yer yer çok kuvvetli yağışların beklenmekte olduğu dile getirildi. Ayrıca, kuvvetli yağış ve rüzgar nedeniyle meydana gelebilecek olumsuz durumlara karşı vatandaşların dikkatli olmaları gerektiği vurgulandı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Meteoroloji Bölge Müdürlüğümüzün ‘turuncu’ kodlu yağış uyarısı üzerine, Serik, Manavgat, Alanya, İbradı, Akseki ve Gündoğmuş ilçelerinde yarın sadece taşımalı eğitime bir gün süreyle ara verilmiştir.”
Böylece, öğrencilerin ve ailelerinin güvenliğinin ön planda tutulduğu bu uygulama, ilgili ilçelerdeki eğitim sürecini olumsuz etkileyebilecek hava koşullarına karşı bir tedbir niteliği taşımaktadır.
Kaynak: Patronların Dünyası