34,5532$% 0.2
36,0264€% -0.6
43,3458£% -0.53
3.006,05%1,50
2.706,00%1,29
9.549,89%1,94
22 Kasım 2024 Cuma
Oman LNG Üst Yöneticisi (CEO) Hamed Al Naamany, enerji sektöründeki yatırım ve esnekliğin kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Al Naamany, “Türkiye piyasası bizim için son derece önemli. Zamanın getirdiği zorlukların üstesinden gelebilmek için bu bölgede iyi niyetle bir araya gelip, oturup el sıkışarak anlaşmamız gerekiyor. Birbirimizle sürekli iletişimde kalmalıyız.” dedi.
Al Naamany, Anadolu Ajansı’nın (AA) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı himayesinde düzenlediği İstanbul Energy Forum’un “Gaz Güvenliğinin Yeni Dinamikleri: Bölgesel Perspektifler” başlıklı özel oturumunda değerlendirmelerde bulundu. Enerji alanında esneklik ve istişarelerin kendileri için büyük bir önem taşıdığını belirten Al Naamany, şu ifadelerde bulundu:
Al Naamany, ayrıca Umman’da yatırımlar görmek istediklerini ifade ederek, “Ortaklarımızın katılımıyla geliştirilecek altyapı projeleri mevcut. Devletin sağladığı desteklerle pek çok kaynak ihraç edilebilir hale gelecek.” şeklinde konuştu.
SOCAR Başkanı Rövşen Necef, 2050 yılına kadar iklim değişikliği ile mücadelede net sıfır hedefleri bulunduğunu belirterek, “Dünya genelinde enerjiye olan ihtiyaç artıyor. Mümkün olduğunca temiz enerjiye geçiş yapmak istiyoruz. Aynı zamanda enerji güvenliğini sağlamak en büyük önceliklerimizden biri. Bu hedefe ulaşmak için teknolojik gelişmeler ve işbirlikleri ile hareket etmeliyiz.” dedi.
Necef, Türk piyasasına olan güvenlerini dile getirerek, “Türkiye’deki petrokimya tesislerini modernize etmek için projeler üzerinde çalışıyoruz. Türk piyasasına güveniyoruz ve potansiyel projeleri ortaklarımızla değerlendiriyoruz. BOTAŞ ve TPAO gibi işbirlikleri, hem Türkiye’de hem de yurtdışında bize güven veriyor.” ifadelerini kullandı.
MVM CEEnergy CEO’su Laszlo Fritsch, doğal gazın rolünün Macaristan’ın ötesinde de büyük önem taşıdığını belirterek, “Bölgedeki tüm ülkelerle işbirliklerimizi sürdüreceğiz. Bu işbirliği, tüm bölge için hayati bir öneme sahip.” dedi.
Fritsch, küreselleşme bağlamında LNG faaliyetlerini artıracaklarını vurgulayarak, “Doğal kaynaklarla bir denge kurmayı hedefliyoruz. Kendi kaynaklarımızı kullanmanın, hala çok önemli olduğunu düşünüyoruz.” şeklinde belirtti.
OMV Yönetim Kurulu Üyesi Franck Neel, şirketin yatırımlarının Karadeniz bölgesi dahil birçok alanda hızla devam ettiğini ifade ederek, “Karadeniz’de arama keşif çalışmaları, Bulgaristan ve Romanya’daki gibi devam edecek. 2026 yılına kadar bu çalışmalara devam etmeyi planlıyoruz.” dedi.
Neel, enerji sektöründeki yenilenebilir enerji yatırımlarının da önemli olduğunu belirterek, “En büyük elektrikli araç şarj merkezini kurma hedefimiz var. Şirketimiz, tarihindeki en büyük yatırımları önümüzdeki 2-3 yıl içinde gerçekleştirecek.” ifadelerini kullandı.
Rusya Enerji Bakan Yardımcısı Pavel Sorokin, dünya genelinde enerjinin erişilebilirliği ve uygun fiyatlı olmasının önemine değinerek, “Ancak kaynakların tedarik edilmesi giderek zorlaşıyor. Enerji maliyetleri belli bir seviyenin altına inemiyor ve bu durum üretim tesislerini etkiliyor.” şeklinde uyardı.
Sorokin, “Dünyanın değiştiğini, enflasyonun arttığını ve enerji alanındaki politik gerginliklerin pazarları yavaş yavaş ayrıştırdığını” belirterek, “Küresel bir pazar olmasına rağmen herkes kendi köşesinde faaliyet yürütüyor. Tüm dünya, enerjinin erişilebilirliği üzerine çalışıyor ama bu kaynakların temini giderek zorlaşıyor.” dedi.
Sorokin, Asya Pasifik ve Orta Asya’daki büyük oyuncularla ortaklık kurmaya devam ettiklerini belirterek, “Bu noktada BOTAŞ’ı 50. yıl dönümünden dolayı kutlamak istiyorum. Çok rekabetçi bir pazarda sürdürülebilir bir şirket olmaya devam ettiler, bu kolay bir iş değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: Patronların Dünyası
Ensonhaber.com’un haberine göre; Kahraman Türk ordusu, teröristlere göz açtırmamaya kararlı bir şekilde operasyonlarına devam ediyor. Yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirdiği başarılı operasyonlarla adından söz ettiren Mehmetçik, her an mücadeleye hazır olmak için tatbikatlarını aralıksız sürdürüyor. Bu çerçevede, yeni bir tatbikat gerçekleştirildi. Bu seferki tatbikatın rotası, Akdeniz’in uluslararası hava sahası oldu.
Tatbikat Detayları
Kaplan Pençesi Tatbikatı-24/2’ye ilişkin bilgiler, Milli Savunma Bakanlığı’nın sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. MSB’den yapılan açıklamada, tatbikatın fiili uçuşlar ve atışlarla gerçekleştirildiği belirtildi. Kaplan Pençesi Tatbikatı-24/2, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlıklarına bağlı birliklerin katılımıyla düzenlendi. Tatbikata, farklı tiplerde 2 gemi, 15 uçak, 2 İHA ve 9 Nokta Hava Savunma Silah Sistemi katıldı. Bu kapsamda tatbikat, Aksaz üzeri ve Akdeniz’in uluslararası hava sahasında fiili uçuşlu ve atışlı (MANŞ atışı) olarak icra edildi.
Muhtemel Müşterek Harekat Senaryosu
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada, tatbikatın amacının muhtemel bir müşterek harekatta hava sahası kontrol yöntemleriyle koordinasyon usullerini deneyerek geliştirmek olduğu vurgulandı.
Kaynak: Ensonhaber
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Mustafa Ali AYKOL tarafından bildirilen gelişmelere göre, dünyanın en prestijli motor sporları organizasyonu olan Formula 1’e ev sahipliği yapmış olan İstanbul Park, 2026 takvimine yeniden eklenmesi için önemli çalışmalar yürütülüyor.
Yapılan Yeni İhale ile Birlikte Takvime Geri Dönüş Gündeme Geldi
2003 yılında temeli atılan İstanbul Park, geçmişte 9 kez Formula 1 organizasyonuna ev sahipliği yapmıştı. Bu yıl içerisinde pistin el değiştirmesi, Türkiye’nin Formula 1 takvimine tekrar dahil olma umudunu artırdı. Nisan ayında gerçekleştirilen ihaleyi, Can Holding bünyesindeki Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş. kazandı. Bu şirketin başındaki iş insanı Lale Cander’in, aynı zamanda Formula 1’in resmi lastik distribütörü Pirelli’nin Türkiye müdürü olması, İstanbul’un Formula 1’e geri döneceği yönündeki umutları güçlendirdi.
30 Nisan’da bir basın toplantısında Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, pistin eski işletmecisi Intercity’nin pisti boşaltarak Can Bilim Eğitim Kurumları A.Ş.’ye devredeceğini belirtmiş ve “2026 itibarıyla Formula 1 yarışlarının İstanbul’a, Türkiye’ye getirilmesiyle ilgili kontratlama süreci başlayacak. Burada planlandığı şekilde süreç devam ediyor.” açıklamasında bulundu.
İstanbul Park için yapılan ihalede, Formula 1’in 2026 takvimine pistin eklenmesi şartı da yer aldı. Nisan 2025’te resmi olarak açıklanacak olan Formula 1’in 2026 takvimiyle ilgili süreç devam ederken, takvimde yer almak isteyen birçok ülkenin varlığı nedeniyle İstanbul Park’ın durumu hakkında belirsizlikler arttı.
Lale Cander PD’ye Görüşmelerin Sürdüğünü Açıkladı: İnşallah Güzel Haberler Vermek İstiyoruz
Bu konu ile ilgili olarak Patronlar Dünyası’nın ulaştığı İstanbul Park’ın işletmecisi Lale Cander, birkaç haftadır yurtdışında yoğun bir görüşme trafiği sürdürdüklerini ve bakanlıkla koordineli şekilde görüşmelerin devam ettiğini ifade etti. Cander, “İnşallah güzel haberler vermek istiyoruz.” diyerek umutlu bir mesaj verdi.
Türkiye Takvime Hangi Ülkenin Yerine Girecek?
Formula 1 tarafından nisan ayında açıklanan 2025 takvimine göre, önümüzdeki yıl toplam 24 yarış koşulacak. Sezon, 14-16 Mart tarihlerinde Avustralya Grand Prix’si ile başlayıp, 5-7 Aralık’ta Abu Dabi’de sona erecek. 24 yarışa ev sahipliği yapan pistlerden 17’sinde, sözleşmeleri gereği 2026’da da yarış düzenlenmesi bekleniyor.
Sözleşmesi 2025’te Sona Eren Şehirler
Bunların yanı sıra, yarış takvimine İspanya’nın Madrid şehrindeki bir sokak yarışı da dahil edilecek. Bu yarışlardan hangilerinin devam edeceği henüz netleşmedi. Türkiye’nin bu pistlerden herhangi birinin yerine mi yoksa takvimin genişletilmesiyle mi kendine yer bulacağı ise belirsizliğini koruyor.
Ülkeler Birbiri ile Yarışıyor
Organizasyon yetkilileri, yarış sayısını artırmanın mümkün olmadığını belirtirken, Güney Kore, Tayland ve Endonezya gibi ülkeler de Formula 1’e girmek için çalışmalarını sürdürüyor. Formula 1, şehirlerin ekonomisine büyük katkılar sağlamakta ve aynı zamanda şehrin ve ülkenin tanıtımında önemli bir rol üstlenmektedir.
İlgili Haber
Formula 1’e ev sahipliği yapmak isteyen ülkelerin milyarlarca dolarlık mücadelesi kızışıyor.
Kaynak: Patronların Dünyası
Ensonhaber.com’un haberine göre, Türk Silahlı Kuvvetleri, vatanımızın güvenliği için durmaksızın mücadele ediyor. Kahraman Mehmetçik, terör tehditlerine karşı kararlılıkla görevini sürdürmekte ve başarıyla yürüttüğü operasyonlarla teröristleri teker teker etkisiz hale getirmektedir.
Suriye’nin kuzeyinde yer alan Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bölgelerinde, güvenlik güçleri terör örgütü PKK/YPG’ye bağlı 5 teröristi tespit etti. Yapılan detaylı çalışmaların ardından, operasyon için düğmeye basıldı ve Mehmetçik, sızlanarak dağlarda gizlenen bu teröristleri etkisiz hale getirerek başarılı bir operasyona imza attı.
5 Terörist Öldürüldü
Gerçekleştirilen operasyon sonucunda, 5 teröristin etkisiz hâle getirildiği bildirildi. Bu başarı, Mehmetçik’in azim ve cesaretle yürüttüğü mücadelenin bir başka örneği olarak kayıtlara geçti.
“Kahramanca ve Fedakârca Mücadele Sürecek”
Operasyonun detayları, Milli Savunma Bakanlığı’nın sosyal medya hesapları üzerinden kamuoyuyla paylaşıldı. Yapılan paylaşımda şu ifadelere yer verildi:
Kaynak: Ensonhaber
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferah Cömert Önder ve Fen Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ay, Houston Methodist Araştırma Enstitüsü’nden Prof. Dr. Bülent Özpolat, Bahçeşehir Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serdar Durdağı ve Dr. Öğr. Üyesi Pınar Siyah, 2014 yılından bu yana sürdürdükleri projeye devam ediyorlar. Bu araştırmalar, üçlü negatif meme kanseri, pankreas, akciğer, deri ve yumurtalık kanserlerinde etkili olan “Ökaryotik (hücre) Uzama Faktörü 2 Kinaz (enzim tipi)” (eEF2K) hedefli inhibitör ilaçların geliştirilmesini hedefliyor.
Kanser İlaçlarında Dışa Bağımlılığı Azaltma Hedefi
Araştırmanın temel amaçlarından biri, kemoterapi sırasında kullanılan ilaçların yan etkilerini en aza indirmek ve bunun yanı sıra Türkiye’nin kanser ilaçlarına olan dışa bağımlılığını azaltarak önemli bir ekonomik girdi sağlamak. Çalışmanın toksikoloji ve faz aşamalarına geçmesi ve başarıyla tamamlanması durumunda, bu hedefe ulaşılması bekleniyor.
Uzmanlardan 10 Yıllık Çalışma Süreci
Doç. Dr. Ferah Cömert Önder, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üçlü negatif meme kanseri, pankreas, akciğer, deri ve yumurtalık kanserlerinde etkili ilaç adaylarının geliştirilmesi amacıyla son 10 yıldır çalışmalarını sürdürdüklerini belirtti. Şu ana kadar moleküler modelleme tabanlı birçok molekül tasarladıklarını ifade eden Önder, “Kanser tedavisi için hedefe yönelik yüzlerce molekül tasarlayarak, en etkili olanları belirlemek için önce bilgisayar ortamında çalışmalar yaptık. Ardından, laboratuvar ortamında bu moleküllerin küçük ölçekli organik sentezlerini gerçekleştirdik. Şimdi de laboratuvar ortamında etkili bulduğumuz molekülleri hayvan deneylerine geçirmeye başladık.” şeklinde bilgi verdi.
Önder, Prof. Dr. Özpolat’ın eEF2K ile ilgili çalışmalarına 10 yılı aşkın bir süre önce ABD’deki Houston MD Anderson Kanser Merkezinde başladığını ve bu araştırmaların Houston Methodist Araştırma Enstitüsünde devam ettiğini aktardı. Özpolat’ın yaptığı araştırmalarda, eEF2K’nin düzensizliğinin üçlü negatif meme kanseri, pankreas, akciğer, deri ve yumurtalık kanserlerinde kanser hücresinin çoğalmasını, yayılmasını ve tümör büyümesini desteklediğini tespit ettiğini bildirdi.
Kanser Hücrelerine Özel Hedefleme
Önder, 2014 yılında bu hedefe yönelik projelerini yazmaya başladıklarını ve Prof. Dr. Mehmet Ay’ın yürütücülüğünde TÜBİTAK-1003 projesiyle destek aldıklarını kaydetti. Bu projede eEF2K amaçlı çeşitli küçük molekül inhibitörlerini geliştirmeye geçtiklerini belirten Önder, “Bu çalışmada yeni iskeletli moleküllerle güçlü ve etkili olabilecek eEF2K moleküllerini belirledik. Amacımız, kemoterapi sırasında kullanılan ilaçların yan etkilerine karşı hedefe yönelik tedavi geliştirerek, yalnızca kanser hücrelerine ulaşacak moleküller elde etmektir.” dedi.
Önder ayrıca, “Yeni moleküllerimizin eEF2K inhibitörü olarak etkinlik sağlama potansiyeli var. İşlevsel yan gruplarıyla bu molekülleri daha da güçlendirerek eEF2K inhibitörü olabileceklerini ve sonraki aşamalarda tümör gelişimini inhibe edebileceklerini öngörüyoruz. Şu anki çalışmalarımızı başarıyla tamamladık ve milli ilacımızı bulma yolunda ilerliyoruz.” diye ekledi.
Ekonomik Etki ve İlaç İthalatına Son
Önder, Türkiye’de kanser ilaçlarının çoğunluğunun ithal edildiğini ve bu durumun yıllık yaklaşık 5 milyar dolara mal olduğunu vurgulayarak, “Üçlü negatif meme kanseri hücre hattını kullanarak geliştirdiğimiz moleküllerin etkin olduğunu belirledik. Eğer bu ilaç aday moleküllerinin sadece yüzde 1’lik bir pazar payına ulaşabilirse, ülkemiz için milyonlarca dolar kazanç sağlayacaktır.” ifadelerini kullandı.
Finansal Destek Arayışları
Doç. Dr. Ferah Cömert Önder, birçok molekülün toksisite aşamalarını geçemediğini belirterek, ilaç tasarım ve geliştirme sürecinin 15 yıl gibi uzun bir zaman aldığını ifade etti. “Toksisite testleri dahil, ileri aşamalar için daha yüksek maliyet gerektiren çalışmalarda fon bulmaya yönelik çabalarımız devam ediyor. Özellikle toksikoloji çalışmaları için bütçe desteği ve gereken kuruluşlardan fonlar almak istiyoruz.” dedi.
Önder, yurt dışında Prof. Dr. Bülent Özpolat’ın farelerde in vivo çalışmalar gerçekleştirdiğini ve Türkiye’den milli ilaç çıkarmak, ilaç inhibitör adayı geliştirmek istediklerini vurguladı. “Toksikoloji çalışmaları yüksek maliyetli ve tavşan, maymun gibi çeşitli hayvanlarda da ileri toksikoloji çalışmalarını yürütmek için destek arayışındayız.” şeklinde konuştu.