34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
22 Kasım 2024 Cuma
Ensonhaber.com’un haberine göre, ülke genelinde kış mevsiminin etkileri devam ediyor. Antalya’nın doğu ilçelerinde dün akşam saatlerinde başlayan kuvvetli sağanak yağış, gece boyunca etkisini sürdürdü.
Su Baskınları ve Zararlar
Serik, Manavgat ve Alanya ilçelerinde seralarda, tarım arazilerinde ve nar, portakal bahçelerinde ciddi su baskınları meydana geldi. Bu durum, yollarda ve bazı iş yerlerinde de su birikintilerine yol açtı, bu nedenle su birikintilerinin yoğun olduğu yollar trafiğe kapandı.
Esnaf Temizlik Çalışmalarına Başladı
Sabah saatlerinde iş yerlerine gelen esnaf, su birikintileri ile karşılaşarak temizlik çalışmalarına hızla başladı. Serik’te bir eczane çalışanı olan Mehmet Topal, sabah iş yerine geldiğinde her yerin su içinde olduğunu ve bunun kendisini oldukça şaşırttığını belirtti.
Ağaçların Devrilmesi
Alanya’da etkili olan yağış ve rüzgar, bazı ağaçların devrilmesine neden oldu, bu durum da bazı bölgelerde ek sorunlara yol açtı.
Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)
Detaylar için: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre, Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde Hakan S. tarafından kullanılan bir cip, Yaşar Sabutay Bulvarı’nda sahipsiz olduğu belirtilen bir ata çarptı. Olayın ardından çevredeki sürücüler durumu hemen yetkililere bildirdi.
Kaza yerine Jandarma Arama Kurtarma (JAK), zabıta, ve Muratpaşa Belediyesi’ne bağlı Veteriner Ayşe Gencer ile birlikte bir ekip sevk edildi. Trafik ekipleri, olay yerindeki güvenliği sağlamak amacıyla yolu araç trafiğine kapattı ve çevrede önlemler aldı.
KALP MASAJIYLA HAYATA DÖNDÜ AMA TELEF OLDU
Veteriner Ayşe Gencer ve diğer belediye görevlileri, yerde hareketsiz bir şekilde yatan atı kurtarmak için büyük bir çaba sarf etti. Hızla yapılan kalp masajı ile hayata döndürülen at, kamyonete yüklenerek Antalya Büyükşehir Belediyesi Doğal Yaşam Parkı’ndaki kliniğe götürüldü. Ancak, veteriner hekimlerin tüm müdahalesine rağmen at, maalesef telef oldu.
Bu trajik olay, hayvanların güvenliğinin sağlanması ve sahipsiz hayvanlarla ilgili daha fazla önlem alınması gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)
Kaynak: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre, Şırnak’ın Silopi ilçesinde ikamet eden 22 yaşındaki Hüsamettin Yagettekin’in, en son Cizre ilçesindeki Dicle Nehri kenarındaki Atatürk Parkı’nda görüldüğü bildirildi. Bunun üzerine, gencin kaybolduğu bilgisi üzerine arama çalışmaları geçtiğimiz günlerde başlatıldı ve bu sabah yeniden hız kazandı.
Arama faaliyetlerine, AFAD, Diyarbakır Jandarma Komutanlığı Su Altı Arama Kurtarma Tim Komutanlığı, Van ve Bitlis Emniyet Müdürlüğü ile Cizre Belediyesi itfaiye dalgıç ekibi katılarak, gencin bulunması için yoğun bir çaba sarf ediyor.
ARAMA ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
AFAD İl Müdürü Muzaffer İşlek, Dicle Nehri’nde kaybolduğu düşünülen Hüsamettin Yagettekin’in aranması için drone destekli çalışmaların, tüm kıyı boyunca her ihtimali değerlendirerek sürdürüldüğünü ifade etti.
AFAD EKİPLERİ SAHADA
Devlet Su İşleri (DSİ), Ilısu Barajı’nın kapaklarını kapatarak su seviyesini düşürme yöntemiyle arama çalışmalarına destek sağlıyor. İşlek, “AFAD’tan 8 arama kurtarma teknisyeni, 3 drone operatörü ve termal kameralı hava drone’u, Cizre Belediyesi itfaiyesinden 4 dalgıç ve bot, Van Emniyet Müdürlüğü’nden 4, Bitlis Emniyet Müdürlüğü’nden 2 kurbağa adam ve Diyarbakır Jandarma Komutanlığı’ndan 6 profesyonel dalgıç ile arama çalışmalarımız devam ediyor.” şeklinde bilgi verdi.
4 GÜN ÖNCE KAYBOLDU
Yagettekin’den 4 gün önce haber alamayan ailesi, kayıp başvurusu için polise başvuruda bulundu. Yapılan araştırmalar sonucunda, gencin son olarak Cizre ilçesindeki Dicle Nehri kenarındaki Atatürk Parkı’nda görüldüğü tespit edildi. Bu bilgiler ışığında, arama çalışmaları derhal başlatıldı.
Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)
Daha fazla bilgi için: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre; 12 bebeğin ölümüne neden olan Yenidoğan Çetesi’nin duruşması, 5 gündür hakim karşısında sürüyor. 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı bu dava, Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yetersiz kapasitesi nedeniyle konferans salonunda gerçekleştiriliyor. Duruşma, sabah saat 10.15 itibarıyla ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir’in savunmasıyla başladı. Sırada, çetenin elebaşı Fırat Sarı’nın savunması yer alıyor.
Çete üyeleri, suçlamaları kabul etmeyerek, Savcı Yavuz Engin’e sataşmaya başladılar. Duruşmanın en dikkat çekici anlarından biri, Özdemir’in yaptığı açıklamalardı. Özdemir, duruşmada şu ifadeleri kullandı:
“Hasta Yönlendirerek Maddi Kazanç Sağladım”
Ambulans şoförü olarak görev yapan Gıyasettin Mert Özdemir, “Suçlamaları kabul etmiyorum ama hasta yönlendirerek para kazandığımı itiraf ediyorum. İstanbul’da yalnızca 4 adet kuvözlü ambulans var. Bu ambulansların bir hastaya ulaşma süresi en az 2 saat alıyor. Dolayısıyla, yoğun bakıma ihtiyaç duyan bir hastanın sevk edilmesi ortalama 5-6 saat sürüyor. Bu süreyi kısaltmak için 112 ekipleri, yakındaki hastanelerle anlaşmalar yapıyordu.
Hastaneler, 112 protokol numarasını arayarak hastaları kendilerine naklettiriyordu. Bu durum, hasta bakımını daha uygun hale getiriyordu. Ancak, mevcut kurallar bu süreci hızlandırmaya izin vermiyordu. Bu yüzden, hastaneler bizim gibi kişilere başvuruyordu. Biz, doktorlarla iletişim kurarak özel hastanelerin ambulanslarını kullanıyor ve 112 Acil Çağrı Merkezi’nden protokol alıyorduk.
Bu sayede, 5-6 saat süren sevk süreci 45 dakikada halledilebiliyordu. Hastanelerde yoğun bakım ünitesi yoksa, 112’ye durumun bildirilmesi 30 dakika kadar sürüyor. Kamu hastanelerinde ise uygun bir hastane bulmak çok daha uzun zaman alabiliyor.
Suçlamaları Reddetti, Savcıyı Suçladı
Özdemir, “Sevk algoritması, yoğun bakımı olmayan hastanelere 112 nakil birimi tarafından e-posta ile hasta bilgisi gönderilerek yapılıyordu ve bu işlem 30 dakika sürüyordu. Ancak, 112 listesinde çeteleme kuralı vardı ve bu kurallar çoğu zaman uygulanmıyordu. Ayrıca, İstanbul Avrupa Yakası’nda bebekleri taşıyacak sadece 4 kuvöz ekibi vardı.
İddianamenin bin 400 sayfa olmasına rağmen, hiçbir 112 çalışanının ifadesi alınmamıştı. Kendi şahsımın 112 ambulans şoförü olmam nedeniyle bir algı operasyonu yapıldığını düşünüyorum. Hiçbir kuvöz ihtiyacı olan bebeğin sevkini ben yapmadım. Ben yalnızca acil çağrı bölümünde çalışıyordum. Hastalar GPS ile takip ediliyordu ve hakkındaki suçlamalar beni ve diğer 112 çalışanlarını zan altında bırakmaktadır.
“Eşim Asgari Ücretle Çalışıyor”
Özdemir, örgüt suçlamalarına yönelik savunmasında, “Hasta yönlendirmesi yaptığım dönemde, sadece Fırat Sarı’nın danışmanlık yaptığı hastanelere değil, başka hastanelere de yönlendirme yaptım. Ancak bu durum sanki sadece Fırat Sarı’nın hastanesine nakil yapıyormuşum gibi bir algı oluşturdu. Bu suçlamalar oldukça komik. Eşimin hiçbir yerde SGK kaydı yok, sadece Medisense sağlık şirketinde kaydı bulunmaktadır.
Eşim, bu hastanenin içinde bulunan güzellik merkezinde asgari ücretle çalışıyordu. Eşimin çalıştığı Medisense’nin patronu Fırat Sarı’nın eşidir ve bu yanlış anlaşılmalar nedeniyle eşimin adı geçiyor.
“10 Bebek Ölümünden Sorumlu Tutuluyorum”
Özdemir, “Her ne kadar 10 bebekle suçlansam da adım sadece Kaya bebekle geçmektedir. Savcı Yavuz Engin tarafından art niyetli olarak 10 bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Bu durum, savcının görevini yapmasıyla art niyetli bir durum yaratmıyor mu?
Mahkeme Başkanı, ‘Savcı neden art niyetli oluyor? Görevini yapmışsa bu art niyet mi? Asıl savcı bu işin üzerine gitmezse art niyet olurdu’
“Suçlamalar Aşırı Ağır, Hedef Gösterildik”
Özdemir, “Savunmamı sadece Kaya Bebek üzerinden yapabilirim. Kaya Bebek, bir bebek sevkinden çok gebelik sevkidir. Gebe özel Esencan Hastanesi’ne gidiyor. 28 haftalık gebelik durumunda, 112’ye bildiriliyor. Ancak, o hastanelerde yer kalmadığı için hastanın kendi imkanlarıyla özel hastaneye sevki sağlandı.
Mahkeme Başkanı, sanığa, ‘Hiç sevk yapmamış gibi konuşuyorsun ama konuşmalarda sevk yapacağın hastaları 112’ye bildirmeyeceğini söylüyorsun, ne demek istiyorsun?
Sanık ise, “Bildirmeyeceğimden kastım, 112’ye bildirdiğimde zaman açısından değişiklik olmayacak, hastanın sevk süresinden bahsediyorum.”
“Net Bir Tutar Yok, Muhasebe ile Muhatap Oldum”
Ambulans şoförü Özdemir, “Hasta yönlendirme yaptığım için Medisense işletmesinden, Birinci ve Şafak hastanelerinden para aldım. Esenler Güney Hastanesi’nde herhangi bir maddi menfaat elde etmedim. Muhasebe ile muhatap oluyorum ve anlaşmayı hastane yöneticilerinden Ali Aksu ile yaptım.
67 bin 500 TL para almıştım hasta yönlendirme için. Tape kayıtları, hemen hemen hepsi hasta sevkleri ile ilgiliydi. Ancak, bu işlerde adımın çok duyulmasını istemediğim için, ‘112’ye bildirmeyeceğim’ dedim. Bu durum hastanelerle olan ilişkilerimiz açısından önemlidir.
“Bebek Çalma Değil, Alma”
Özdemir, “Fırat Sarı ile ayrılma sürecimde, ‘bebek çalacağız’ ifadesinin yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Çalacağız demek yerine alacağız demek çok daha doğru. Bu durum, medyada bebek çaldılar şeklinde yansıtıldı ve ismim zikredildi.
Mahkeme Başkanı, ‘Sen doktor Ali diye tanıtıyorsun kendini, doktorun haberi var mı?’
Sanık, “Var başkanım. 112 çok fazla aradığı için doktorlar muhatap olmak istemiyordu.”
Mahkeme Başkanı, ‘112’de çalışıp nasıl yapıyorsun tüm bunları? Ambulans şoförüsün ama ayrıca TAG sürücüsüyüm diyorsun, telefonlara bakıyorsun. Çok boş vaktiniz var, demek ki sizi daha fazla çalıştırmak lazım.”
Sanık, “Ben çalışmayı seviyorum başkanım. İlaç satışı hakkında bir bilgim yok, 112’de işçi statüsünde çalışıyorum.”
Bu dava, toplumu derinden etkileyen bir olayın yargıya taşınmasıyla ilgili önemli bir süreç olarak devam ediyor. Yenidoğan çetesine yönelik suçlamalar, aileler ve sağlık camiası üzerinde büyük bir endişe yaratmıştır.
Kaynak: Ensonhaber
Fransız şirket Sans les plumes ile iş birliği yapan dünyanın en büyük uçak üreticisi Airbus, dört A350 uçağından elde edilen koltuk kılıfları, başlıklar, emniyet kemerleri ve perdeleri, ayakkabı ve çanta üretiminde kullanmaya başladı. Bu yenilikçi proje, hem çevre dostu malzeme kullanımı hem de havacılık endüstrisinde sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçlıyor.
Ayakkabılar ve Çantalar: Uçak İçindeki Malzemelerle Tasarlandı
Proje kapsamında üretilen ayakkabılar, SLP A350 adıyla piyasaya sürüldü. Ürün yelpazesine Yankee Sneakers, Business Sneakers ve First Sneakers gibi farklı modeller dahil edildi. Bu ayakkabılar, beyaz taban ve mavi kumaş gibi ortak tasarım unsurlarına sahip. Ayrıca, uçak içi malzemelerden üretilen çantalar da mavi kumaş veya kahverengi-turuncu yapay deri seçenekleriyle dikkat çekiyor. Çanta askıları ise eski emniyet kemerlerinden yapılmış olup, bu sayede hem şık hem de sürdürülebilir bir kullanım sunuyor.
Gelirlerin Bağışlanacağı Airbus Vakfı
Airbus, bu sürdürülebilirlik girişimi ile elde edilen gelirin bir kısmını insani yardım çalışmalarını destekleyen Airbus Foundation’a bağışlayacak. Airbus İletişim ve Sürdürülebilirlik Direktörü Julie Kitcher, projeyi tanıtırken, bir çift SLP A350 Yankee Sneakers’ın fiyatının 180 Euro olduğunu ve bunun 20 Euro’sunun vakfa aktarılacağını belirtti. Bu durum, tüketicilerin hem şık bir ürün edinirken hem de sosyal sorumluluk projesine katkıda bulunmalarını sağlıyor.
Ön Siparişler Tükendi
Henüz ne kadar üretileceği kesin olmamakla birlikte, ayakkabılar bu ay ön siparişe açıldı. Aralık ayında sipariş edilecek ürünler, yoğun ilgi sonucu yok sattı. Birçok numarada ayakkabı stoğu tükenirken, 39 numara ayakkabılardan sadece bir adet, 40 numara ayakkabılardan ise yalnızca iki adet stokta mevcut.
Havacılık ve Ayakkabı: Önceki İş Birlikleri
Havacılık dünyası ile bağlantılı bu ayakkabı projesi, ilk kez gerçekleşmiyor. Daha önce Lloyd, Lufthansa lisansı ile özel bir sneaker koleksiyonu üretmiş, Eurowings ise 2022’de Puma ile ortak bir çalışma gerçekleştirmişti. Airbus’ın bu yeni girişimi, havacılıkta sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı hedefleyerek, çevre dostu tasarım anlayışını ön plana çıkarıyor.
Kaynak: Patronların Dünyası