34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
23 Kasım 2024 Cumartesi
Ensonhaber.com’un haberine göre; İstanbul Boğazı, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın en nadir doğal güzelliklerinden biri olarak öne çıkıyor. Bu muhteşem su yolu, tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve üzerinde savaşlar verilmiş bir alan. Ancak, bu eşsiz güzelliğin çevre temizliği konusunda yaşanan sorunlar gerçekten üzücü bir tablo sergiliyor.
Çöpler Deniz Yüzeyini Kapladı
Beykoz’da denize atılan çöpler, Onçeşmeler Meydanı’ndaki sahile vurarak büyük bir kirlilik oluşturdu. Onçeşmeler Meydanı sahilinde kıyıya vuran atıklar, deniz yüzeyini adeta kapladı ve burada yaşayanların yaşam kalitesini tehdit ediyor.
Vatandaşların Tepkisi
Bu duruma ilişkin vatandaşlardan Kemal Aslan, denizdeki çöpler hakkında görüşlerini şu şekilde dile getirdi: “Burada yeterince temizlik yapılmıyor. Bu güzel doğal alanların korunması gerekiyor. Herkesin bu konuda duyarlı olması şart.”
İstanbul Boğazı’nın bu durumu, çevre bilincinin artırılması ve temizliğin sağlanması adına acil bir çözüm gerektirmektedir. Bu eşsiz doğal güzelliklerin korunması, sadece yerel halkın değil, aynı zamanda tüm ülkenin sorumluluğudur.
Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)
Kaynak: Ensonhaber
İHA’nın haberine göre, Antalya’da sabah saatlerinden itibaren etkili olan şiddetli sağanak yağış, şehrin günlük yaşamını olumsuz etkiledi. Yağışların başlamasıyla birlikte birçok bölgede su baskınları meydana geldi. Özellikle Manavgat ilçesinde, aniden bastıran yağmur nedeniyle oluşan sel suları, drenaj sisteminin tıkanması sonucunda Dolbazlar İlköğretim Okulu’nun bahçesindeki istinat duvarını yıktı.
Okul Bahçesi Sular Altında Kaldı
Yıkılan duvarın ardından içeri dolan sular, okul bahçesini adeta bir nehire dönüştürdü. Sel suları, okul bahçesinde park halinde bulunan öğretmenlerin araçlarını da sular altında bıraktı ve bu durum, okul çevresinde korku dolu anların yaşanmasına neden oldu.
O Anlar Görüntülendi
Bahçede biriken sel sularının etkisiyle bazı görevlilerin, araçlarının yerini değiştirme çabaları cep telefonlarıyla kaydedildi. Bu anlar, selin ne denli hızlı ve yıkıcı olduğunu gözler önüne serdi.
“Öğrencilerimizi Güvenli Bir Şekilde Evlerine Gönderdik”
Olay esnasında okulda öğrenci bulunmamasının sevindirici bir durum olduğunu belirten bir yetkili, “Velilerimiz, yapılan uyarılar doğrultusunda bugün çocuklarını okula göndermediler. Okula gelen 2 çocuğu da biz evlerine gönderdik. Okulda çocukların olmaması, selin zararını minimize etti. Ana kapının açık olması, sel sularının bahçeye fazla zarar vermeden akıp karşıdaki boş araziye dökülmesini sağladı” şeklinde konuştu.
Olayın ardından okula gelen acil durum ekiplerinin çalışmaları ise devam ediyor. Durumla ilgili gelişmeler ve çalışmalar hakkında bilgi almak isteyenler için detaylar ilerleyen saatlerde paylaşılacak.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı (İHA)
Daha fazla bilgi için: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre; kış aylarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan kestane kebap, Adana’da sokak tezgahlarında satışa sunulmaya başladı. Ancak bu lezzetin fiyatı, birçok vatandaşın cebini sıkıntıya sokacak kadar yüksek. Çiğ kestanenin kilosu 300 lira, pişmiş kestanenin kilosu ise 500 lira olarak satılıyor. Bu yüksek fiyatlar nedeniyle, pek çok kişi çiğ kestane alarak evde pişirmeyi tercih ediyor.
“Kestane Fiyatları Et Fiyatlarıyla Yarışıyor”
Kentte uzun yıllardır seyyar tezgahlarda kestane satan Velit Bektaş, kestane fiyatlarının kırmızı et fiyatlarıyla adeta yarıştığını ifade etti. Bektaş, “Kestane ne olursa olsun, etten ucuzdur. Başka illere kıyasla Adana’da kestaneyi daha uygun fiyatlarla satıyoruz. Adana’da havaların soğumasıyla birlikte kestaneye bu hafta başladık. Pişirdiğimiz kestanenin 100 gramı 50 lira, kilosu ise 500 lira. Çiğ kestanenin kilosu 300 lira. Küçük boyutlardaki kestanelerin fiyatı ise 200 lira.” şeklinde konuştu.
“Çin Kestanesine Dikkat!”
Bektaş, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde kestane fiyatlarının daha da yüksek olduğunu belirterek, “Bu kestanenin aynısının İstanbul’da kilosu 1000 ile 1200 lira arasında satılıyor. Bizim sattığımız kestane yerli ancak buraya Çin’den kestane getiriyorlar. Çin kestanesinin hiçbirisi yenmez, vatandaş bunu alırken dikkat etsin. Kestanenin faydası oldukça fazladır.” ifadelerini kullandı.
Kestane satın alan Yılmaz Aslan isimli bir vatandaş ise, “Pişmiş kestane pahalı olduğu için yarım kilo çiğ kestane aldım. Fiyatların düşmesini bekliyoruz.” diyerek fiyatların yükselmesine dair umutlarını dile getirdi.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı (İHA)
Daha Fazla Bilgi İçin: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre, Tekirdağ’da yaşanan olay, toplumda büyük bir infial yarattı. Geçtiğimiz ağustos ayında, annesi Bakiye Y. tarafından Malkara Devlet Hastanesi’ne getirilen 2 yaşındaki Sıla bebeğin vücudunda morluklar tespit edildi. Yapılan detaylı incelemeler sonucunda, Sıla bebeğin fiziksel şiddet ve cinsel istismara uğradığı belirlendi. 30 gün boyunca yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Sıla bebek, 7 Ekim tarihinde hayatını kaybetti. Sıla bebeğin ölümüne dair dava süreci ise hızla ilerlemeye başladı.
İddianame Hazırlandı
Teyze Elif A.’nın avukatı Ahmet Berksoy, “Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde bir fezleke düzenlendi. Bu fezleke kapsamında iddianame de hazırlandı. Artık dosyadaki tüm şüpheliler, ağır ceza mahkemesinde sanık olarak yargılanacaklar,” şeklinde açıklama yaptı. Berksoy, “Sıla bebek yoğun bakım ünitesinde uzun bir süre yaşam mücadelesi verdi ve ne yazık ki bu çabanın ardından hayatını kaybetti. Bu durumu büyük bir üzüntüyle ifade ediyorum,” diye ekledi.
Anne ve Çocukların Tutukluluk Durumu
Berksoy, bu süreçte teyze ve dede adına durumu yakından takip ettiklerini belirterek, “Elif Akyüz teyzenin nisan ayında Sıla bebek ve ablası A.S.Y. için vasilik davası açtığını biliyoruz. Önümüzdeki ay aile mahkemesinde Sıla bebek ve A.S.Y’nin velayetleri hakkında karar verilecek,” dedi. “Halihazırda A. bebeğin velayeti geçici olarak da olsa teyze ve dedeye verilmiş durumda. Dosyadaki tutukluluk durumu, anne ve iki suça sürüklenen çocuk için devam ediyor. Aynı zamanda diğer yaşı büyük fail için de tutukluluk durumu sürüyor,” diye ekledi.
Annenin Durumu ve İddialar
Berksoy, Sıla bebeğin tutuklu annesinin geçtiğimiz haftalarda başka bir hükümlü aracılığıyla kendisine ulaştığını ifade ederek, “’Çocuğumun vefatından dolayı derin bir travma yaşıyorum’ dedi. Bunun yanı sıra, cezaevinde kendisine zarar verme girişiminde bulunduğu bilgisi de geldi,” dedi. Berksoy, “Kollarına ve bileklerine kesici bir aletle zarar vermek suretiyle bir yaralama girişiminde bulunmuş. Ardından Marmara Ceza İnfaz Kurumunda tek kişilik bir hücrede gözetim altına alındı. 15 günde bir kanunen yakınlarına ulaşabiliyor,” diye ekledi. Teyzelerinin kendisinden uzak kalmaya çalıştığını belirten Berksoy, “Cezaevi müdürlüğü, durumunun kötü olduğunu ifade ederek bir kereliğine mahsus olmak üzere kıyafet yardımında bulundular,” dedi.
Anne ve İhmaller Zinciri
Berksoy, Sıla bebeğin ölümündeki ihmaller zincirinin başında annenin büyük bir payı olduğunu vurgulayarak, “Sıla bebeğin hayatını kaybetmesine sebep olanların başında, annenin tekrarlayan ihmaller zinciri olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle, onun taleplerini reddettik,” dedi. “Anne, ailesine bir mektup ile bazı belgeleri bize gönderdi. Ancak konuyla ilgili ‘Bilmiyorum, hatırlamıyorum’ diyerek, suçu ve suçluyu kayırıcı tavırlar sergilediğini gözlemliyoruz,” diyerek durumu açıkladı.
Berksoy, “Soruşturma kapsamında bir çocuğumuz hayatını kaybetti. Mağdur aile vekili olarak dosyaya katılma talebinde bulunduk. Ancak bu çocuğun biyolojik babası Burhan Kabak, resmi nikahlı eşi Ümit Ali Yeniçeri olduğu için taleplerimizin mahkeme tarafından kabul edilmesini umuyoruz. Çünkü dede ve iki teyze, 2 yaşındaki torunlarını toprağa verdiler ve henüz bu üzüntülerini atlatabilmiş değiller,” dedi. “Umarım mahkeme taleplerimizi olumlu bir şekilde değerlendirir. Suçluların en üst sınırdan cezalandırılması için elimizden gelen her türlü hukuki mücadeleyi vereceğiz,” şeklinde sözlerini tamamladı.
İlgili Haber: Tekirdağ’da hayatını kaybeden Sıla bebek dedesinin soyadıyla defnedildi.
Kaynak: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre; Gaziantep İl Jandarma Komutanlığı ve Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinasyonunda, tarihi eser kaçakçılığını önlemek amacıyla kapsamlı bir operasyon gerçekleştirildi.
Operasyon Sonrası Suçüstü Yakalama
Yapılan operasyonda, kaçak kazı yapan şahıslar suçüstü yakalandı. Yakalanan kişiler hakkında gerekli yasal işlemler başlatıldı. Şahısların üzerinde yapılan detaylı aramalarda önemli bulgulara ulaşıldı.
Tarihi eser kaçakçılığının önlenmesi amacıyla yürütülen bu tür operasyonların devam edeceği bildirildi. Bu konuda toplumun duyarlılığının artırılması gerektiği vurgulandı.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı (İHA)
Detaylar için: Ensonhaber