34,6070$% -0.1
36,6336€% 0.08
43,9507£% 0.06
2.944,28%0,27
2.645,92%0,34
9.594,47%-0,47
28 Kasım 2024 Perşembe
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Kuzeyde Rusya-Ukrayna savaşı ve güneyde İsrail’in Filistin’e yönelik ablukasıyla başlayan Orta Doğu savaşları, dünyada büyük bir drama yol açmaya devam ediyor. Bu savaşların ekonomik hayata etkileri de oldukça belirgin. Söz konusu bölgelerde ticaret hacminde ciddi düşüşler yaşanırken, orduların artan giyim ve teçhizat ihtiyacı, askeri tekstil ürünlerine olan talebi artırıyor. Yaklaşık 50 milyar dolarlık bir iş hacmi yaratan Türk tekstil sanayi, daralan küresel pazara rağmen ihracatında pazarını korumak için çeşitli stratejiler geliştiriyor. Türk tekstil sektörü, sahip olduğu kabiliyetle savunma sanayii için de yenilikçi çözümler sunuyor. Yerli teknolojiyle üretilen radarlara yakalanmayan gizlenme kumaşlarından, kurşun geçirmez kumaşlara kadar geniş bir ürün yelpazesine sahip olan sektör, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personeli üniformasından tank çadırlarına kadar birçok alanda yerli üretimle destek veriyor. Ayrıca, ABD, Ukrayna, Katar gibi birçok ülkenin ordularına da ürün gönderiyor.
Ağırlıklı nano-teknolojik grupta üretilen bu kumaşlar, teknik tekstil kategorisinde yer almakta ve Türkiye’nin yaklaşık 2,5 milyar dolarlık teknik tekstil ihracatı bulunuyor. Küresel teknik tekstil ihracatının ise yaklaşık 124 milyar dolar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor.
BERTEKS, TSK İÇİN PARAŞÜT KUMAŞI ÜRETİYOR
Berteks Tekstil, TSK ile imzaladığı “Stratejik İş Birliği Anlaşması” çerçevesinde paraşüt kumaşları geliştirmeye odaklanmış durumda. Firma, farklı kullanımlar için tasarlanmış paraşüt kumaşlarının yanı sıra, elektromanyetik kalkanlama kumaşları, alev almayan ve ses emen kumaşlar gibi geniş bir ürün yelpazesini de tanıtmaktadır. Hem ev tekstili hem de teknik tekstil alanında yenilikçi ürünler sunan Berteks, iplikten kumaşa tüm üretim süreçlerini bünyesinde barındırıyor.
Berteks Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Berk Noyan, taşıt tekstillerinden paraşüt kumaşlarına, akustik, termal ve yanmaz kumaşlara kadar birçok inovatif ürün ürettiklerini belirterek, “TSK ile imzaladığımız ‘Stratejik İş Birliği Anlaşması’ kapsamında paraşüt kumaşları geliştirmeye devam ediyoruz. Daha rekabetçi olabilmek adına inovasyon ve Ar-Ge’ye ağırlık veriyoruz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan onaylı 19. Yerinde Ar-Ge merkezimizde yürüttüğümüz çalışmalarla birçok yeni ürün geliştirdik” dedi.
Noyan, ayrıca: “Özellikle imzaladığımız SİA anlaşmasının bu anlamda bizim için iyi bir başlangıç noktası olduğunu düşünüyoruz. Yaklaşımımız, standart ürünler geliştirip müşteri beklemek değil. Daha önce yapılmamış ya da ithal edilen ürünleri proje ortaklarımızla birlikte geliştirip Türk savunma sanayisine destek olmak istiyoruz. Kompozit alanında kullanılan tekstil malzemeleri de ilgi alanımızda. Bu alanda da çalışmalar yürütüyoruz.”
UKRAYNA VE KATAR ORDULARININ ASKERİ ÜNİFORMA VE KAMUFLAJLARI BATMAN’DA ÜRETİLİYOR
Özman Tekstil, son dönemde yatırımlarını savunma sanayi alanına kaydırarak askeri kıyafetler ve üniformalar gibi her türlü teçhizat üretimi yapmaktadır. Son altı yıldır, savaşların getirdiği yeni tedarik koşullarıyla bu alana odaklanan firmanın merkezi İstanbul’dur. Diyarbakır’da 25 bin metrekare alanda tam entegre bir tesisi bulunan Özman, bu tesiste iplikten örgüye, dokumadan boyahaneye, son olarak da konfeksiyona kadar entegre üretim yapmaktadır.
Diyarbakır fabrikasında kendi enerjisini de üreten Özman’ın Batman’da da bir fabrikası bulunmaktadır. TSK’nın onaylı tedarikçisi olan Özman, Jandarma Genel Komutanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na hem kumaş hem kıyafet hem de eldiven, bere gibi yan ürünleri tedarik ettiğini belirten Özman Tekstil’in yetkilisi Büşra Özman, “Firma, askeri içlikten kamuflaj kıyafeti, askeri çanta gibi hem iç hem de dış giyim ürünleri sağlıyor. Yurt dışında da Ukrayna ve Katar ordularıyla işbirliği yapıyoruz. Üretiminin yüzde 60’ını askeriyeye, yüzde 40’ını da sivil müşterilerine yapıyor. Firmanın aylık üretim kapasitesi ise 250 bin adet.”
Savaşların getirdiği talepler doğrultusunda ihracatın arttığını vurgulayan Özman, sadece askeri değil, polis üniformalarına da talebin yükseldiğini belirtmiştir.
ARTAR, LİSANSLI ÜRETİMLE MARKA DEĞERİ YARATIYOR
Merter’de 30 yıldır faaliyet gösteren Artar Tekstil, Hürkuş, Anka3 gibi Türk savunma sanayisinin önemli markalarının lisanslı üretimini gerçekleştirmektedir. Türk ordusuna askeri kıyafetler üreten şirket, özellikle lisanslı ürünleriyle dikkat çekiyor. Artar Tekstil’in şirket ortağı Sıddık Artar, “Yerli ve milli savunma sanayi markalarımızın daha da güçlenmesine katkı sunuyoruz” diyerek, “Yerli ve milli olan ürünlerimizin hem tanıtımına hem halkımızın onları severek giymesine yardımcı oluyoruz. Ürünleri markalaştırarak lisanslı bir şekilde halkın giyimine sunuyoruz” şeklinde ekledi.
Son bir yıldır TUSAŞ için lisanslı üretime başladıklarını aktaran Artar, “Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı için, Savunma Sanayi Başkanlığı için kıyafetler üretiyoruz. Yani biz savunma sanayinin yan kolu, destekleyici bir argüman olarak varız. Kullandığımız kumaşların kalitesi markayı temsil ediyor. Yetişkin grubuna hitap ediyoruz. Gençlerin ilgisi çok yoğun. Mesela uçak motoru markasıyla tişört üretiyoruz ve gençler bunu severek alıyor.”
Ürün grubunda tişört, sweet, mont gibi ürünler bulunurken, ürünlerin perakende satış fiyatı 500 TL ile 2 bin TL arasında değişmektedir. Artar, “Birinci gayemiz çok para kazanalım değil, önce bu ürünleri halkımıza tanıtalım, sonra mutlaka arkası gelecektir.” dedi. Üretiminin yüzde 25-30’unu bu alana ayıran firma, dünyanın birçok ülkesine de ihracat yapmaktadır.
Kaynak: Patronların Dünyası
Ensonhaber.com’un haberine göre, ünlüler dünyasından uzak bir yaşam sürmeyi tercih eden üç güzel oyuncu, Fahriye Evcen, Aslı Enver ve Sinem Kobal, sosyal medyada gündem oluşturan bir poz paylaştı.
2017’DEKİ POZUN YENİDEN YANSIMASI
Bu üçlü, en son 2017 yılında bir araya gelmişti. O tarihte, Fahriye Evcen’in Burak Özçivit ile hayatını birleştirdiği kına gecesinde bir araya gelmişlerdi. Yıllar sonra tekrar bir etkinlikte bir araya gelen bu güzel oyuncular, yeniden yan yana poz vererek takipçilerini mest etti.
Paylaştıkları bu özel an, kısa sürede büyük bir beğeni topladı ve sosyal medya kullanıcıları tarafından ilgiyle karşılandı. Üç arkadaşın samimi pozları, hayranlarından tam not aldı.
Kaynak: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre, spikerlik, sunuculuk ve oyunculuktan sonra şarkıcılığa hızlı bir geçiş yapan Defne Samyeli, her yaptığıyla gündem yaratmaya devam ediyor. Deren ve Derin adında iki kızı olan ünlü isim, sosyal medya hesabını aktif bir şekilde kullanarak hayranlarıyla etkileşimde bulunuyor. Son olarak, kızı Deren Talu’nun doğum gününde tercih ettiği şık ve cesur kıyafetle dikkatleri üzerine çekti.
ANALI-KIZLI HAYRAN BIRAKIYORLAR
Defne Samyeli, kızı Deren’in doğum gününde giydiği siyah straplez mini elbisesiyle verdiği pozları takipçileriyle paylaştı. Bu paylaşım, hayranlarından büyük beğeni topladı. Güzelliği ve kusursuz cildiyle adeta yıllara meydan okuyan Samyeli, sosyal medya üzerinden de sık sık ilgi çekiyor.
GENÇLİK SIRRI: KENDİME BAKMAYI SEVİYORUM
Defne Samyeli, gençlik sırrını şu sözlerle açıklamıştı: “Genetik çok önemli. Anneanneme çekmişim. Kendime bakmayı çok seviyorum. Bu yaşlanma konusu, insanlar arasında hastalık haline geldi. Benim çocuklarım büyüdü, ben yeniden 20’li yaşlarıma dönmüş gibi hissediyorum.”
SPORLA BİR YAŞAM
Ünlü isim, spor yapmaya 20’li yaşlarında başladığını belirterek, “Ağırlık, kardiyo, pilates… Hatta pilates hocalık sertifikam da var. Egzersizi çok seviyorum fakat zaman yaratamıyorum istediğim kadar.” ifadelerini kullandı.
EVDE TRAMBOLİN VAR
Defne Samyeli, spor yapma sıklığını da şu şekilde açıkladı: “Haftada 2-3 günle sınırlı. Elimde olsa daha çok yapmak isterim. Bununla birlikte her gün düzenli yaptığım birkaç egzersiz var. Örneğin evde trambolinim var, zıplıyorum. Ayrıca çok aktif yaşayan biriyim; yürümeyi, asansöre binmemeyi ve merdiven çıkmayı tercih ediyorum. Yüzümü de egzersizle çalıştırıyorum, son 19 yıldır. Çok büyük faydasını gördüm.”
Defne Samyeli’nin bu açıklamaları, gençliğini koruma konusundaki kararlılığını ve sağlıklı yaşam tarzını gözler önüne seriyor.
Kaynak: Ensonhaber
Patronlar Dünyası’ndan aktarılan bilgilere göre, Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği (TÜRKBESD) ekim ayına ait “Beyaz Dünya” bültenini yayımladı. Bu bültende yer alan verilere göre, iç pazarın canlı olması sektörün büyümesine katkı sağlarken, global ekonomik yavaşlama ihracat performansını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Ekim ayında, sektörün altı ana ürün grubundaki iç satışlar, geçen yılın aynı dönemine göre artış gösterirken, ihracat ise yüzde 4 oranında bir gerileme kaydetti. Bu gelişmelerle birlikte sektörün toplam satışlarındaki artış yalnızca yüzde 1 seviyesinde kaldı. Sektörün toplam üretimi ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 4 azalarak 2 milyon 777 bin birime düştü.
OCAK-EKİM DÖNEMİNDE SATIŞLARDA GÜÇLÜ ARTIK
Ocak-Ekim döneminde iç satışların, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 oranında artması, iç piyasanın sektörü desteklemeye devam ettiğine işaret ediyor. Bu dönem içerisinde ihracatın ise yüzde 2 oranında gerilemesiyle birlikte toplam satışlar yüzde 1 artışla 27 milyon 600 bin birime ulaştı. Üretim ise bu süreçte yüzde 1 düşüşle 27 milyon 125 bin birim olarak kaydedildi.
TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın’ın Değerlendirmesi
TÜRKBESD Başkanı Gökhan Sığın, ekim ayı verileriyle ilgili değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; yüksek maliyetlerin sektörde yarattığı olumsuz etkiler, Türkiye’nin hazır giyim sektöründe fast fashion markalarının ardından lüks markaların da kaçışına neden olmaya başladı. Fiyat odaklı markaların uzun süredir Türkiye’de ki rekabet ortamında fiyat tutturamadıklarını belirten sektör temsilcileri, son dönemde karlılık hedeflerini tutturamayan lüks markaların da fiyat baskısı yapmaya başladığını ifade ediyor. “Türkiye’den iş alıyorlar ama artık onların da bir hacim sağlamaya ve fiyat odaklı olmaya başladıklarını görüyoruz. Ancak bu noktada, ödemek istedikleri rakamlar ile bizim kâr etme şansımız kalmadı. Bu nedenle lüks segmentte de bir kaçış süreci yaşanıyor” diyorlar.
Türkiye’de fiyat baskısını artıran ve alımlarını rakip ülkelere kaydıran orta ve üst segment markalar arasında Ralph Lauren, Tommy Hilfiger ve Calvin Klein gibi pek çok marka bulunuyor. Sektör temsilcileri, 2025 yılına dair beklentilerin de pek umut verici olmadığını, lüks ve orta segment markaların Türkiye’den çekilmesiyle ihracatın daha da azalabileceğine dikkat çekiyor. Uzmanlar, sektörde sürdürülebilir bir büyüme için birim fiyatların artırılması ve maliyetlerin kontrol altına alınması gerektiğini vurguluyor.
Dünya hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe üretim gücü açısından en üst sıralarda yer alan Türkiye, 2022’den bu yana hızla artan maliyetler nedeniyle bu gücünü kaybetmeye başladı. 2022 yılında ulaştığı 21,2 milyar dolarlık ihracat rakamının ardından, fiyat baskısı nedeniyle sektörün dış satım rakamları hızla gerileyerek, geçen yılı 19,2 milyar dolarla kapatmıştı. Hem birim fiyat hem de dış satımda güç kaybeden sektör, çıkış arayışında lüks markalara yönelmeyi tercih etti.
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Ramazan Kaya, Inditex ve H&M gibi fiyat odaklı fast fashion markalarının Türkiye’de yarattığı etkileri değerlendirdi. Kaya, “Bu markalar, tedarik zincirindeki aksamalar ve doğal afetler gibi nedenlerle siparişleri Türkiye’ye yönlendiriyorlar. Ancak geldiklerinde hep fiyat odaklı bir yaklaşım sergiliyorlar ve Uzakdoğu fiyatlarıyla almak istiyorlar. Biz de dönemsel olarak bu siparişleri alıyoruz ama bunlardan para kazanma şansımız yok.” dedi.
Kaya, son dönemde orta ve üst segment markaların da benzer fiyat odaklı yaklaşımlar sergilediğini belirtti. “Türkiye’den iş alıyorlar ama basic anlamda hacim sağlamaya ve fiyat odaklı bir şekilde çalışmaya çalışıyorlar. Bugün ödemek istedikleri rakamlar ile kâr etme şansımız yok.” ifadelerini kullandı. 2024’ü “kayıp yıl” olarak nitelendiren Kaya, 2025 için de şu görüşleri paylaştı: “Artık sermaye ve enerji kaynaklarımız kısıtlı. Bu yüzden mutlaka kâr elde edip, çalışanlarımızı memnun etmemiz gerekiyor.”
Ekonomim’den Yener Karadeniz’in haberine göre, gelişmelere paralel olarak bu yılın yüzde 5 kayıp ve 18 milyar dolar seviyesinde ihracatla kapanacağı öngörülüyor. Kaya, 2025’te bu rakamın bile yakalanamayacağını ve yine yüzde 5 kayıp beklediklerini dile getirdi. Akdeniz Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Gürkan Tekin, “Bize rakip olan ülkeler, özellikle Uzakdoğu büyük avantajlar elde etti. Artık Türkiye’ye yapılan ziyaretler başka ülkelere kaydırıldı. Türkiye, 2025 itibarıyla hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe ciddi bir darbe alacak.” şeklinde konuştu.
Tekin, birçok üreticinin ülkeden çıkış formülüne yöneldiğini vurguladı. “Son günlerde Mısır’da bir fuar gerçekleştirildi ve Türk yatırımcıların tümü oradaydı. Çok ciddi yatırımlar o tarafa kayacak. Şu an Türkiye’deki fabrikalar makinelerini oraya taşımayı düşünmeye başladı.” dedi. Tekin, kendi şirketinin de Mısır’a yatırım yaptığını ve önemli bir üretim tesisi kurduğunu belirtti.
Örme Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Gökmen Aydınlı, uluslararası pazarda da işlerin iyi gitmediğini, bu nedenle lüks markaların karlılık hedeflerini tutturamadığını belirtti. “Birçok marka büyük kayıplar yaşıyor. Türkiye artık pahalı bir ülke konumunda. Bu durum, firmaların maliyet yapısını bozuyor ve ciddi sorunlar yaratıyor.” dedi. Aydınlı, firmaların yüksek finansman maliyetleri nedeniyle bankalardan kredi kullanmaktansa, zararına mal satmayı tercih ettiğini ve bunun da daha büyük sorunlara yol açabileceğini ifade etti.
Kaynak: Patronlar Dünyası