34,4473$% -0.12
36,2347€% -0.14
43,6002£% -0.11
2.958,78%-0,10
2.670,06%-0,05
9.367,77%3,72
21 Kasım 2024 Perşembe
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, Türk mücevher sektörü son zamanlarda ciddi zorluklarla karşı karşıya. Ağustos 2023’te altın ithalatına getirilen kota, sektörde büyük sıkıntılara yol açtı. Bu durum, ihracatın daralmasına ve özellikle KOBİ düzeyindeki birçok işletmenin kepenk kapatma aşamasına gelmesine sebep oldu. Bu zorluklar, takı üreticileri ve ihracatçıları tarafından yeni bir dernek kurulmasına da vesile oldu. Yaklaşık 100 üretici ve ihracatçı, sorunların çözümüne katkıda bulunmak amacıyla Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği’ni (TÜİD) kurdu.
TÜİD’in kurucu başkanlığına, mücevher sektörünün tanınmış isimlerinden Roberto Bravo Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Kamar seçildi. Kamar, dün akşam TÜİD Başkanı olarak düzenlediği ilk basın toplantısında, mücevher sektörünün son 20 yıllık gelişimi ve günümüzdeki sorunları hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. Kamar, Ağustos 2023’te uygulanan altın ithalat kotasının ihracata ağır bir darbe vurduğunu ve 35 yıl önce sona eren kaçakçılık sorunlarının yeniden ülke gündeminde yer aldığını belirtti. Ayrıca, sektörde bir yıldır devam eden kaosun sona ermesi ve Türkiye’nin mücevher ihracatında lider konumuna yeniden ulaşabilmesi için kotanın kaldırılmasını ve Ağustos 2023 öncesindeki mevzuata geri dönülmesini önerdi.
Mustafa Kamar, Türkiye’nin 2003 yılında dünya mücevher ihracatından yalnızca binde 5 pay aldığını hatırlatarak, bu konuda yapılan stratejik hamlelerin önemine vurgu yaptı. Kamar şu şekilde devam etti: “Hükümetimize, sektörümüzün potansiyelini ve dünya pazarlarında bizi bekleyen fırsatları sürekli olarak etkili bir şekilde sunduk. O dönemde Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle, 2004 yılında Mücevher İhracatçıları Birliği kuruldu. Bu yıllarda Türkiye’nin mücevherde dünya pazarlarında lider olmasına yönelik stratejik bir karar alındı. Bu hedef doğrultusunda işlemler hızlandırıldı, Dahilde İşleme Rejimi’nde (DİR) düzenlemeler yapıldı ve fuar teşvikleri getirildi. Bu teşvikler sayesinde 2020 yılında sektörümüz dünya pazarından aldığı payı %10’a yaklaştırdı. İtalya’yı geride bıraktık ve Ortadoğu ile Orta Asya’nın cash and carry pazarını ele geçirdik. Pek çok yabancı firma Türkiye’de mağaza açtı. ‘Laleli ihracatı’ dediğimiz cash and carry ticareti de yine bu dönemde oluştu. Sektör, toplamda 20 milyar dolarlık yüksek katma değerli ihracat hacmine ulaştı.”
Mustafa Kamar, Türkiye’de mücevher ihracatının ‘altın çağı’ olarak nitelendirilebilecek dönemin, Ağustos 2023’te yeterince tartışılmadan alınan bir kararla sona erdiğini bildirdi. Ekonomi yönetiminin cari açığı kapatmak amacıyla Ağustos 2023’te altına kota getirdiğini hatırlatan Kamar, şunları söyledi: “Verilere baktığımızda, altın ithalatında son beş yıldır büyük bir artış olduğunu görüyoruz. Ancak bu artışın sorumlusunun biz olmadığımızı belirtmek gerekir. Merkez Bankası, son yıllarda agresif bir altın alım politikası izliyor. 2022’de 19 milyar dolarlık toplam altın ithalatının 8 milyar dolarlık kısmı, 2023’te ise 29 milyar dolarlık ithalatın 10 milyar dolarlık kısmını Merkez Bankası gerçekleştirdi. Bunun yanı sıra, enflasyonist ortamda tasarruflarını altında değerlendirme isteği, EYT nedeniyle piyasaya giren para ve jeopolitik riskler hane halkının altına olan talebini artırdı. Örneğin, Darphane 2022’de 60 ton altın işleyip 17 milyon adetin biraz üzerinde sarrafiye üretimi yapmıştı. 2023’te ise 223,6 ton altın işlenerek 30,3 milyon adet sarrafiye üretildiğini görüyoruz.”
Bu veriler ışığında, Merkez Bankası’nın aldığı ve Darphane’nin işlediği altın miktarı artarken, üretim ve ihracatta kullanılan altın miktarının azaldığı görülüyor. 2022’de 185,1 ton olan mücevher ihracatımız, 2023’te 173,3 tona geriledi. Altın ithalatındaki artışta, üretici ve ihracatçıların payı bulunmamakla birlikte, kota uygulaması nedeniyle özellikle KOBİ ölçeğindeki firmaların büyük bir mağduriyet yaşadığı ifade ediliyor. Aceleyle getirilen kota uygulaması, yalnızca 10-15 firmaya imtiyaz tanıyarak büyük bir servet transferine neden oldu.
Kamar, “Altının uluslararası piyasa fiyatlarına göre 3-4 bin dolar daha pahalıya mal edilmesi, kaçakçılık sorununu 35 yıl sonra yeniden hortlattı. Her gün medyada çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilen altın kaçakçılığı haberleriyle karşılaşıyoruz. Kaçakçılığın artması nedeniyle gerçek ihracatçılar gümrüklerde suçlu muamelesi görmekte ve birçok engelle karşılaşmaktadır. 15-20 yıllık zorlu bir mücadeleyle İtalya’dan aldığımız üretici liderliğini ve Dubai’den kaptığımız cash and carry pazarını kaybettik. Bu gelişmelerle birlikte hem üretim hem de ihracatımız ciddi şekilde geriledi.”
Mustafa Kamar, sektörde altın kotasıyla başlayan tahribatın daha fazla büyümemesi için alınması gereken önlemleri de şu şekilde sıraladı:
Patronlar Dünyası
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, İstanbul’da yasa dışı bahis teşvikine yönelik yürütülen kapsamlı bir soruşturma sonucunda, sosyal medya fenomeni olarak tanınan 5 şüpheli tutuklandı. Bu isimler hakkında, birer yıldan üçer yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldığı bildirildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Bilişim Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturma, Ramazan Karkin, Soner Kabakçı, Esma Sözen, Emircan Çelik ve Muzaffer Zorbey Erkoçkar isimli fenomenlerin yasa dışı bahse teşvik ettiği iddialarını kapsamaktadır. Her biri için ayrı ayrı hazırlanan iddianamelerde, “kişileri reklam vermek ve sair surette spor müsabakalarına dayalı sabit ihtimalli veya müşterek bahis ya da şans oyunlarını oynamaya teşvik etmek” suçlamasıyla 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası talep edilmektedir. Ayrıca, 3 bin güne kadar adli para cezası da istenmektedir.
Asliye ceza mahkemesince kabul edilen bu 5 ayrı iddianame kapsamında, sanıkların yargılanmalarına önümüzdeki günlerde başlanacak. Bu durum, sosyal medya fenomenlerinin yasa dışı faaliyetlere karışmasının hukuki sonuçlarını da bir kez daha gündeme getirmiş oldu.
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu, kasım ayında da politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 50’de sabit tuttu. Bu karar, piyasalarda geniş bir yankı uyandırırken, ekonomistler ve yatırımcılar tarafından dikkatle takip edildi.
Son Faiz Değişikliği Mart Ayında Yapılmıştı
Merkez Bankası, politika faizini en son mart ayında yüzde 50’ye yükseltmişti. Ardından gelen 8 aylık süreçte bu oranı sabit tutarak, ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik adımlar atmayı sürdürdü.
Gözler Yıl Sonu ya da 2025’in İlk Çeyreğinde
Ekonomik uzmanlar, TCMB’nin yılın son ayı veya en geç 2025’in ilk çeyreğinde faiz indirimi sürecini başlatmasını bekliyor. Bu durum, piyasalarda yeni bir dalga yaratabilir ve kredi maliyetlerini etkileyebilir.
Ayrıntılar geliyor…
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), bu hafta ana faiz oranını sekizinci kez ardışık olarak sabit tutması bekleniyor. Ancak, politika yapıcıları Aralık ayında bir gevşeme döngüsünün başlayabileceğine dair işaretler verebilir. Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin tamamı, Para Politikası Kurulu’nun Perşembe günü bir haftalık repo faiz oranını değiştirmeyerek %50 seviyesinde tutacağını öngörüyor. Bununla birlikte, politika yapıcıların karara eşlik eden açıklamalarda kullandıkları dilin daha yumuşak olması ve aşağı yönlü bir müdahalenin yakın olabileceği sinyali vermesi bekleniyor.
Enflasyon Verileri ve Politika Görünümü
Son aylarda, Eylül ve Ekim aylarında açıklanan enflasyon rakamlarının tahminlerin üzerinde gelmesi, TCMB’nin politika görünümünü karmaşık hale getirmiştir. Birçok analist, bu verilerin etkisiyle faiz indirimine yönelik tahminlerini gelecek yıla ertelemek zorunda kalmış ve daha önce Kasım ayını işaret etmişti. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, son politika toplantısında yüksek faiz oranlarına rağmen farklı bir üslup benimsedi ve bu yıl ile sonraki yıllar için enflasyon projeksiyonlarını güncelledi. Deutsche Bank analistleri, Ankit Jain’in de aralarında bulunduğu, bu değişiklikleri “daha az şahin bir para politikası duruşuna” işaret ettiğini belirtiyor.
Faiz Oranı ve Ekonomik Beklentiler
TCMB, Mart ayından bu yana politika faizini %50 seviyesinde sabit bıraktı. Eylül ayında enflasyona göre düzeltilmiş faiz oranları pozitife dönerken, Goldman Sachs ve Morgan Stanley ekonomistleri, ilk faiz indiriminin ancak Ocak ayında gerçekleşeceğini öngörüyor. Ekim ayında yıllık enflasyon %48,6 seviyesine gerilerken, Merkez Bankası yıl sonu enflasyon tahminini %44 olarak belirledi. Ancak, politika yapıcılar mevsimsellikten arındırılmış aylık fiyatlara odaklanmayı tercih ediyor; Bloomberg Economics, Kasım ayında bu ölçüt için “önemli bir düşüş” bekliyor. Bloomberg Türkiye ekonomisti Selva Bahar Baziki, bu durumun Aralık ayında başlayacak faiz indirimlerinin önünü açabileceğini ifade etti.
Erdoğan, geçmişte ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla, enflasyona bakmaksızın merkez bankacılarını faizleri düşürmeye zorlamış ve bu talebe uymayanları görevden almıştı. Gelecek yıl asgari ücrete yapılacak zam tartışmaları sürerken, enflasyonu düşürmeye yönelik ek mali adımlara daha fazla önem verilmeye başlandı. Karahan, kontrol altına alınamayan fiyatların çoğunun, para politikasının sınırlı etki gösterdiği alanlardan kaynaklandığını ifade etti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, fiyatların beklenenden yüksek olduğunu kabul ederek ek adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, Marmarabirlik, ortaklarına önemli bir ödeme gerçekleştireceğini duyurdu. Yapılan açıklamada, ortakların 2-15 Kasım tarihleri arasında teslim ettikleri ürün bedelinin yarısına karşılık gelen paylarını Ziraat Bankası ATM’lerinden çekebilecekleri belirtildi. Bu kampanyanın başladığı ekim ayından bu yana, Marmarabirlik tarafından 1 milyar 250 milyon liralık alım yapılmış durumda.
Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, bu yıl ağaç başına düşen verimliliğin geçtiğimiz senenin iki katından fazla olduğunu ifade etti. Asa, bu sene toplamda 60 bin ton ürün almayı hedeflediklerini belirtti. Ayrıca, arz-talep dengesine dair değerlendirmelerde bulunan Asa, özellikle yağlık zeytinin iklim koşulları ve kuraklık nedeniyle artış gösterdiğini, buna karşın sofralık üretiminin ise azalma eğiliminde olduğunu vurguladı. Asa, “Önümüzdeki yıl sofralık zeytinde yine yok yılı olacağını gösteriyor,” şeklinde konuştu.
Kaynak: Patronların Dünyası