34,6136$% -0.08
36,6543€% 0.01
44,0164£% 0.11
2.940,74%0,15
2.645,42%0,33
9.627,94%-0,12
28 Kasım 2024 Perşembe
Ensonhaber.com’un haberine göre, Çin merkezli teknoloji firmaları, global pazarlara açılmak için yeni bir girişim başlattı. Türkiye Yatırım Ofisi ile Çin’in “Silikon Vadisi” olarak bilinen Congguansun Bilişim Vadisi arasında, karşılıklı yatırımların desteklenmesi ve teknoloji alanında bilgi tecrübe paylaşımını içeren bir Stratejik İşbirliği Mutabakatı imzalandı. Bu önemli anlaşma, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Bekir Polat liderliğindeki bir heyetin, Pekin’de bulunan Congguansun’un yer aldığı Haydien İlçesi’nde yerel yönetim ve bilişim kenti yetkilileriyle gerçekleştirdiği görüşmeler sonucunda gerçekleşti.
Görüşmelerde, taraflar arasında karşılıklı katma değerli yatırımların desteklenmesi, üst düzey ziyaretlerin artırılması, bilgi ve tecrübe paylaşımı ile teknoloji alanında yatırım temalı etkinlikler düzenlenmesi gibi konuları kapsayan bir Stratejik İşbirliği Mutabakatı imzalandı. Başkan Yardımcısı Polat, burada yaptığı konuşmada, Türkiye Yatırım Ofisi’nin Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak Türkiye’ye yatırım çekmeyi hedefleyen bir kuruluş olduğunu belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin yatırım ortamını uluslararası yatırımcılara tanıtmak ve yabancı şirketlere Türkiye’deki yatırımları hakkında rehberlik sağlamak amacıyla çalıştıklarını ifade etti.
Polat, Türkiye ile Çin arasında iş ve yatırımlar açısından çok stratejik bir ilişki olduğuna değinerek, Çin’in devlet politikası olarak benimsenen küreselleşme stratejisinde Türkiye’nin önemli bir üs işlevi görebileceğine inandığını vurguladı. “Türkiye, stratejik lokasyonuyla Avrupa’nın, Asya’nın, Orta Doğu’nun ve Kuzey Afrika’nın merkezinde yer alıyor. Ülkemiz, 85 milyonluk nüfusa sahip olmasına rağmen, 4 saatlik uçuş mesafesinde 1,3 milyar insanlık bir pazar sunuyor,” diye belirtti.
Türkiye’nin şu anda dünyanın 17. büyük ekonomisi olduğunu hatırlatan Polat, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedeflediklerini söyledi. “Bu hedefe ulaşmanın yolu, katma değeri yüksek, daha fazla Ar-Ge yapılan ve inovatif yatırımların gerçekleştirilmesinden geçmektedir.” diye ekledi. Polat, imzalanan Stratejik İşbirliği Mutabakatı’nın iki ülke arasındaki iş birliğini daha ileri bir seviyeye taşıyacağı umudunu taşıdığını ifade etti.
Haydien Belediye Başkan Yardımcısı Yüe Li de, Türkiye’ye gerçekleştirdikleri son ziyaretlerinde iş dünyası ile birlikte TÜBİTAK ve diğer bilim ve teknoloji kurumlarıyla görüşmeler yaptıklarını hatırlatarak, Çin şirketlerinin Türkiye’ye ve global pazarlara açılmak için oldukça istekli olduğunu vurguladı. Yüe Li, Haydien’deki şirketleri Türkiye’de iş ve yatırım yapmaları için teşvik edeceklerini belirtti.
Congguansun, 1950’lerde Çin Bilimler Akademisi (CAS) tarafından bir teknoloji merkezi olarak kurulmuş olup, 1980’lerde elektronik alanına yoğunlaşmıştır. Bugün, bölge, Çin’in önde gelen bilişim ve teknoloji şirketlerinin yanı sıra, Google, Intel, AMD, Oracle ve Sony gibi uluslararası firmaların da aralarında bulunduğu 12 bin şirketin Ar-Ge merkezine ev sahipliği yapmaktadır.
Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)
Daha fazla bilgi için: Ensonhaber
Ünlü yazar ve müzisyen Tuna Kiremitçi, yüksek tansiyon nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Üç günlük bir tedavi sürecinin ardından, Kiremitçi sosyal medya üzerinden takipçilerine sağlık durumu hakkında bilgi verdi.
“DİREKTEN DÖNÜŞ”
Hayranlarına ve takipçilerine bilgilendirme yapan Kiremitçi, yaşadığı sağlık sorununu “Ufak bir direkten dönüş yaşadık ama şimdi her şey yolunda” sözleriyle paylaştı. Bu mesajı ile hayranlarına moral vermeyi de ihmal etmedi. Ardından, kendisini arayan ve iyi dileklerini iletenlere teşekkür eden Kiremitçi, “Yeni romanı yazmaya ve konserlere devam.” diyerek, işlerine hızla geri döneceğini belirtti.
Bu süreçte hayranları, Kiremitçi’yi yalnız bırakmadı ve sosyal medyada ona destek mesajları gönderdiler. Ünlü sanatçının, yeni projeleriyle ilgili heyecanlı olduğu ve sağlık sorunlarını geride bıraktığı görülüyor.
Kaynak: Ensonhaber
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, İçişleri Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından aylardır üzerinde titizlikle çalışılan motokurye düzenlemesinde sona yaklaşıldı. Bu yeni düzenleme, motokuryelerin haklarını korumaya yönelik önemli uygulama esaslarını belirlemeyi amaçlıyor. Özellikle toplumsal güvenlik açısından, motokuryelerin adli sicil kayıtlarının temiz olması şartı getirilecek.
Bu düzenleme çerçevesinde, Mesleki Yeterlilik Kurumu ile bir protokol imzalanarak motokuryelerin mesleki yeterlilik sertifikası alması zorunlu hale getirilecek. Ayrıca, motokuryelerin çalıştıkları kuruluşları bildirme yükümlülüğü de bulunacak.
Geliştirilmesi planlanan Kurye Bilgi Sistemi (KUBİS) ile tüm kuryelerin kayıt altına alınması ve çalışma alanlarının denetlenmesi sağlanacak. Bu sistem sayesinde, kuryelerin çalışma şartları daha şeffaf hale getirilecek ve güvenli bir hizmet sunmaları teşvik edilecektir.
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, balık avlama sezonu 1 Eylül itibarıyla başlamışken, denizlerde bolca bulunan palamut bu yıl tezgâhlarda kendine yer buldu. Kasım ayının sonlarına yaklaştığımızda ise palamutun yerini çinekop, hamsi, istavrit, tekir ve mezgit almakta. Ancak, denizlerin prensi olarak bilinen lüfer, mevsimi olmasına rağmen şu günlerde tezgâhlarda adeta kaybolmuş durumda.
Hürriyet’e konuşan İstanbullu balıkçılar, lüferin ellerine birkaç günde bir geçtiğini belirterek, “Az olduğu için fiyatı da birden arttı. Gelir gelmez 1000 TL’nin üzerinde fiyatla alıcı buluyor” ifadesini kullandı. Balıkçılar, lüfer yerine sarıkanat ve çinekopun tüketiciler tarafından daha fazla ilgi gördüğünü vurgularken, denizlerdeki ‘balık yokluğu’ sorununa dikkat çektiler.
Su Ürünleri Kooperatifleri Bölge Birliği Başkanı Erdoğan Kartal, bu yıl lüferin avlanma miktarının düşük olduğunu ve bu nedenle piyasada lüfer bulunmadığını ifade etti. Geçen yıla kıyasla yüzde 100’lük bir zam yaşandığını belirten Kartal, “Geçen yıl beklenti iyiydi ama bu yıl az avlandı” şeklinde yorum yaptı.
Gürpınar Balık Hali’nin yönetimini üstlenen İSYÖN A.Ş.’nin Genel Müdürü Hamdi Arpa, kasım ayında lüferin ortalama kilogram fiyatının en düşük 1306 lira, en yüksek ise 1694 lira arasında değiştiğini açıkladı. Türkiye genelinde yılda ortalama 5 bin ton lüfer avlandığını belirten Arpa, İBB Gürpınar Su Ürünleri Hali’nde satışa sunulan miktarın 1500 tonlara kadar ulaştığını belirtti. Ayrıca, geçen yıl lüferin ortalama fiyatının sadece 404 lira olduğu bilgisini paylaştı.
Arpa, balık fiyatlarının, balığın azlığı ve çokluğuna, aynı zamanda piyasanın talebine göre belirlendiğini vurgulayarak, “Halde her akşam mezat oluyor. Fiyat orada oluşuyor. Talebe diğer balıkların azlığı ve çokluğu etki ediyor. Şimdilerde palamut azaldı, bu da lüfere olan talebi artırıyor” dedi. Önümüzdeki dönemde ürün fiyatlarıyla ilgili artış olup olmayacağını değerlendiren, su ürünleri yetiştiriciliği ve ihracatı yapan Sagun Grup Başkan Yardımcısı Oğulcan Sagun, maliyet artışlarının, mazot ve işçilik gibi faktörlere bağlı olarak avcılıkta ve bulunabilirlikte artış veya düşüş yaşanabileceğini belirtti.
İstanbul Üsküdar’da bulunan balıkçı tezgâhlarında fiyatları gözlemledik. Ancak, tezgâhlarda lüfer balığına rastlayamadık. Bazı yerlerde lüferin 2 bin liraya satıldığına dair bilgi aldığımızda, balıkçılardan bazıları bunun fırsatçılık olduğunu belirtirken, diğerleri ise lüferin az bulunmasından dolayı fiyatların yükseldiğini ifade etti.
Üsküdar’da bulunan Polat Balık’tan Onur Yavru, geçtiğimiz günlerde 950 gram gelen lüferi 400 liraya sattıklarını aktardı. Balıkçı Fırat Yıldız da, “Lüfer az var ve daha çok erken. Lüfer az olduğu için pahalı” dedi. Has Rize Balıkçısı’nda yaptığımız görüşmede ise bir balıkçı, “Lüfer olmadığı için pahalı. Sarıkanatın kilosu 550 lira. Bir kiloya 4-5 tane giriyor. İki tane alsan 250 liraya gelir, iki kişiyi çok rahat doyurur. Tat olarak aynı, biri büyük diğeri küçük” şeklinde bilgi verdi.
Denizde balık tutan yerli balıkçıların belirttiğine göre, Boğaz’da yasak olan gırgır tekneleri de balık avına engel oluyor. Konuştuğumuz vatandaşlar, “Gırgır tekneleri çok sığ mesafeye ağ atıyorlar. Balığın akışını ve büyümesini engelliyorlar. Küçük, büyük fark etmeden balığı alıyorlar. Boğaz’ın başında Çubuklu, Tarabya, Beykoz tarafını gırgırlar çeviriyorlar. Boğaz’da boydan boya ağ kaplıyorlar” şeklinde yorumda bulundu.
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; 2003 yılının başından bu yılın Eylül sonuna kadar olan süreçte, uluslararası yatırımcıların Türkiye’ye yönelik doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları, dış kredi kullanımları ve mevduat gibi kaynak girişleri yüksek hacimlere ulaştı. İlgili 22 yıllık dönemde, toplamda 925,5 milyar dolar sermaye getiren yabancı yatırımcılar, bu alanlardan 315,7 milyar dolar kâr ve faiz transferi gerçekleştirdi. Halen Türkiye’de 672,9 milyar dolarlık bir varlık stoku bulunmaktadır. Bu süre zarfında, Türkiye’ye yabancı sermaye girişleri inişli çıkışlı bir seyir izlerken, uluslararası yatırımcıların kâr marjı son on yılda belirgin bir artış göstermiştir.
22 Yılda Gelen Dış Sermaye
Merkez Bankası’nın ödemeler dengesi verileri, Ocak 2003-Eylül 2024 döneminde Türkiye’ye toplam 925 milyar 486 milyon dolarlık yabancı sermaye girişi sağlandığını göstermektedir. Bunun 441 milyar 225 milyon doları, küresel sermayenin Merkez Bankası, Türk bankaları, hükümet ve Türk özel sektörüne sağladığı krediler ile yurt dışı yerleşiklerin Merkez Bankası’nda açtıkları efektif ve mevduatlardan oluşmaktadır. Ayrıca, uluslararası sermaye kıymetli gayrimenkul alımları dahil doğrudan yatırımlar için Türkiye’ye 270 milyar 213 milyon dolar getirmiştir. Yabancıların Borsa’da Türk hisselerine ve Türk devlet ve özel sektörünce ihraç edilen borçlanma senetlerine yaptığı portföy yatırımı ise bu dönemde 214 milyar 48 milyon dolara ulaşmıştır.
315,7 Milyar Dolarlık Kâr Transferi
2003 başı ile bu yılın Eylül sonu arasındaki dönemde, küresel sermaye Türkiye’deki yatırımlarından elde ettiği kâr ve gelirleri yurt dışına aktardığı toplam hacim 315 milyar 672 milyon dolara ulaşmıştır. Yabancıların Merkez Bankası’ndaki efektif ve mevduatları ile Merkez Bankası, bankalar, hükümet ve özel sektöre açtıkları kredilerden ve ticari kredilere ödenen faizlerin 22 yıllık toplamı 142 milyar 53 milyon doları bulmaktadır. 2003’te 4,5 milyar dolar olan faiz giderleri, 2023’te 10,6 milyar dolara çıkarak bu dönemdeki en yüksek yıllık hacme ulaşmıştır. Bu yılın Ocak-Eylül döneminde 9 milyar 313 milyon dolara ulaşan transfer tutarının yıl sonunda 12 milyar doları aşması beklenmektedir.
Sıcak Paraya 100 Milyar Dolar
Dünya’dan Naki Bakır’ın haberine göre, aynı dönemde “sıcak para” olarak adlandırılan kısa vadeli spekülatif yabancı sermaye, portföy yatırımlarından kazandığı tutarı yurt dışına aktarmıştır; bu rakam 99 milyar 953 milyon dolara ulaşmıştır. Sıcak paracılar, katma değer ve istihdam yaratan doğrudan yatırımlar yapanlara göre daha kârlı bir alan olarak Türkiye’yi tercih etmiştir. Yabancıların Türkiye’deki portföy yatırımlarından elde ettikleri kâr transferleri, yıllar itibarıyla sürekli artış göstermiştir. 2003’te 2,6 milyar dolar olan yıllık kâr transferi, 2023’te 7 milyar doları aşmıştır.
Doğrudan Yatırımlardan 62,8 Milyar Dolar
Bu süreçte yabancılar, Türkiye’de fabrika ve tesis kurma ya da satın alma yoluyla doğrudan yatırımlarından toplam 62 milyar 751 milyon dolarlık kâr transferi sağlamıştır. Merkez Bankası’nın verileri, doğrudan yatırım girişlerinin yıllar içinde dalgalı bir seyir izlediğini, ancak mevcut yatırımlardan yapılan kâr transferlerinin sürekli arttığını göstermektedir. 2003’te 643 milyon dolar olan kâr transferi, bu yılın ilk dokuz ayında 4,5 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir.
Yabancıya 10,9 Milyar Dolar Ücret Ödemesi
Türkiye’de çalışan yabancı uyruklu bireylere ödenen ücretler de yurt dışına kâr transferi niteliği taşımaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sistemine kayıtlı yabancı çalışan sayısı ve ücret verileri incelendiğinde, Ocak 2003-Eylül 2024 döneminde yapılan toplam ödemenin 10 milyar 915 milyon dolar olduğu görülmektedir. 2005 yılında 108 milyon dolar olarak kaydedilen bu ödemeler, yıllar içinde artış göstermiştir; bu yılın ilk dokuz ayında 1 milyar 139 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Böylece, dış borç faiz ödemeleri, doğrudan yatırımlar, portföy yatırımlarından kâr transferleri ve yabancı uyruklulara yapılan ücret ödemeleri ile birlikte, 2003 başından bu yana Türkiye’den yurt dışına toplam kaynak transferi 315,7 milyar dolara ulaşmıştır.
Son On Yılda Artan Kâr Oranı
Küresel sermayenin Türkiye’ye sağladığı kaynak ile Türkiye’den yaptığı kâr transferlerinin dengesine bakıldığında, son on yılda yabancılar açısından Türkiye’nin daha cazip bir kazanç alanı haline geldiği görülmektedir. Ocak 2003-Aralık 2014 tarihleri arasında uluslararası sermaye, toplam 570,3 milyar dolar sermaye getirirken, aynı dönemde 141,9 milyar dolarlık kâr transferi gerçekleştirilmiştir. 2015’ten bu yana ise yabancı sermaye girişi 355,2 milyar dolara ulaşırken, kâr transferleri 173,8 milyar dolara çıkarak, bu dönemdeki toplam sermaye girişinin yüzde 48,9’unu oluşturmuştur. Yıllara göre gelen yabancı sermaye hacmi dalgalı bir seyir izlese de, son yıllarda daha az sermaye ile daha yüksek kâr transferi yaşanmıştır.
Mevcut Yabancı Varlığı 673 Milyar Dolar
22 yılda Türkiye’ye getirdiği toplam sermayenin yaklaşık üçte biri kadar kâr transferi gerçekleştiren yabancılar, Türkiye’de halen 672,9 milyar dolarlık varlık stoku bulundurmaktadır. Uluslararası yatırım pozisyonu çerçevesinde Türkiye’nin yükümlülüğünü oluşturan bu varlıkların hacmi, 2002 sonunda 149,8 milyar dolardı. Son 22 yılda Türkiye’deki yabancı varlığı yüzde 349,2 oranında büyümüştür. Eylül sonu itibarıyla Türkiye’deki yabancı varlığının 362,8 milyar dolarını, Türk kamu ve özel sektörüne açılan krediler, ticari krediler ile Merkez Bankası’ndaki efektif ve mevduatlar oluşturmaktadır. Yabancıların Türkiye’deki doğrudan yatırımları ise 190,9 milyar dolara, sıcak para fonlarının portföy yatırımları ise Borsa’da hisse senetlerinde 33,7 milyar dolar ve tahvil, bono gibi borçlanma senetlerinde 85,4 milyar dolara ulaşarak toplam 119,1 milyar dolar seviyesinde işlem görmektedir.
Kaynak: Patronların Dünyası