34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
23 Kasım 2024 Cumartesi
Ensonhaber.com’un haberine göre; kış aylarının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan kestane kebap, Adana’da sokak tezgahlarında satışa sunulmaya başladı. Ancak bu lezzetin fiyatı, birçok vatandaşın cebini sıkıntıya sokacak kadar yüksek. Çiğ kestanenin kilosu 300 lira, pişmiş kestanenin kilosu ise 500 lira olarak satılıyor. Bu yüksek fiyatlar nedeniyle, pek çok kişi çiğ kestane alarak evde pişirmeyi tercih ediyor.
“Kestane Fiyatları Et Fiyatlarıyla Yarışıyor”
Kentte uzun yıllardır seyyar tezgahlarda kestane satan Velit Bektaş, kestane fiyatlarının kırmızı et fiyatlarıyla adeta yarıştığını ifade etti. Bektaş, “Kestane ne olursa olsun, etten ucuzdur. Başka illere kıyasla Adana’da kestaneyi daha uygun fiyatlarla satıyoruz. Adana’da havaların soğumasıyla birlikte kestaneye bu hafta başladık. Pişirdiğimiz kestanenin 100 gramı 50 lira, kilosu ise 500 lira. Çiğ kestanenin kilosu 300 lira. Küçük boyutlardaki kestanelerin fiyatı ise 200 lira.” şeklinde konuştu.
“Çin Kestanesine Dikkat!”
Bektaş, İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde kestane fiyatlarının daha da yüksek olduğunu belirterek, “Bu kestanenin aynısının İstanbul’da kilosu 1000 ile 1200 lira arasında satılıyor. Bizim sattığımız kestane yerli ancak buraya Çin’den kestane getiriyorlar. Çin kestanesinin hiçbirisi yenmez, vatandaş bunu alırken dikkat etsin. Kestanenin faydası oldukça fazladır.” ifadelerini kullandı.
Kestane satın alan Yılmaz Aslan isimli bir vatandaş ise, “Pişmiş kestane pahalı olduğu için yarım kilo çiğ kestane aldım. Fiyatların düşmesini bekliyoruz.” diyerek fiyatların yükselmesine dair umutlarını dile getirdi.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı (İHA)
Daha Fazla Bilgi İçin: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre, Tekirdağ’da yaşanan olay, toplumda büyük bir infial yarattı. Geçtiğimiz ağustos ayında, annesi Bakiye Y. tarafından Malkara Devlet Hastanesi’ne getirilen 2 yaşındaki Sıla bebeğin vücudunda morluklar tespit edildi. Yapılan detaylı incelemeler sonucunda, Sıla bebeğin fiziksel şiddet ve cinsel istismara uğradığı belirlendi. 30 gün boyunca yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Sıla bebek, 7 Ekim tarihinde hayatını kaybetti. Sıla bebeğin ölümüne dair dava süreci ise hızla ilerlemeye başladı.
İddianame Hazırlandı
Teyze Elif A.’nın avukatı Ahmet Berksoy, “Malkara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma çerçevesinde bir fezleke düzenlendi. Bu fezleke kapsamında iddianame de hazırlandı. Artık dosyadaki tüm şüpheliler, ağır ceza mahkemesinde sanık olarak yargılanacaklar,” şeklinde açıklama yaptı. Berksoy, “Sıla bebek yoğun bakım ünitesinde uzun bir süre yaşam mücadelesi verdi ve ne yazık ki bu çabanın ardından hayatını kaybetti. Bu durumu büyük bir üzüntüyle ifade ediyorum,” diye ekledi.
Anne ve Çocukların Tutukluluk Durumu
Berksoy, bu süreçte teyze ve dede adına durumu yakından takip ettiklerini belirterek, “Elif Akyüz teyzenin nisan ayında Sıla bebek ve ablası A.S.Y. için vasilik davası açtığını biliyoruz. Önümüzdeki ay aile mahkemesinde Sıla bebek ve A.S.Y’nin velayetleri hakkında karar verilecek,” dedi. “Halihazırda A. bebeğin velayeti geçici olarak da olsa teyze ve dedeye verilmiş durumda. Dosyadaki tutukluluk durumu, anne ve iki suça sürüklenen çocuk için devam ediyor. Aynı zamanda diğer yaşı büyük fail için de tutukluluk durumu sürüyor,” diye ekledi.
Annenin Durumu ve İddialar
Berksoy, Sıla bebeğin tutuklu annesinin geçtiğimiz haftalarda başka bir hükümlü aracılığıyla kendisine ulaştığını ifade ederek, “’Çocuğumun vefatından dolayı derin bir travma yaşıyorum’ dedi. Bunun yanı sıra, cezaevinde kendisine zarar verme girişiminde bulunduğu bilgisi de geldi,” dedi. Berksoy, “Kollarına ve bileklerine kesici bir aletle zarar vermek suretiyle bir yaralama girişiminde bulunmuş. Ardından Marmara Ceza İnfaz Kurumunda tek kişilik bir hücrede gözetim altına alındı. 15 günde bir kanunen yakınlarına ulaşabiliyor,” diye ekledi. Teyzelerinin kendisinden uzak kalmaya çalıştığını belirten Berksoy, “Cezaevi müdürlüğü, durumunun kötü olduğunu ifade ederek bir kereliğine mahsus olmak üzere kıyafet yardımında bulundular,” dedi.
Anne ve İhmaller Zinciri
Berksoy, Sıla bebeğin ölümündeki ihmaller zincirinin başında annenin büyük bir payı olduğunu vurgulayarak, “Sıla bebeğin hayatını kaybetmesine sebep olanların başında, annenin tekrarlayan ihmaller zinciri olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle, onun taleplerini reddettik,” dedi. “Anne, ailesine bir mektup ile bazı belgeleri bize gönderdi. Ancak konuyla ilgili ‘Bilmiyorum, hatırlamıyorum’ diyerek, suçu ve suçluyu kayırıcı tavırlar sergilediğini gözlemliyoruz,” diyerek durumu açıkladı.
Berksoy, “Soruşturma kapsamında bir çocuğumuz hayatını kaybetti. Mağdur aile vekili olarak dosyaya katılma talebinde bulunduk. Ancak bu çocuğun biyolojik babası Burhan Kabak, resmi nikahlı eşi Ümit Ali Yeniçeri olduğu için taleplerimizin mahkeme tarafından kabul edilmesini umuyoruz. Çünkü dede ve iki teyze, 2 yaşındaki torunlarını toprağa verdiler ve henüz bu üzüntülerini atlatabilmiş değiller,” dedi. “Umarım mahkeme taleplerimizi olumlu bir şekilde değerlendirir. Suçluların en üst sınırdan cezalandırılması için elimizden gelen her türlü hukuki mücadeleyi vereceğiz,” şeklinde sözlerini tamamladı.
İlgili Haber: Tekirdağ’da hayatını kaybeden Sıla bebek dedesinin soyadıyla defnedildi.
Kaynak: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre; Gaziantep İl Jandarma Komutanlığı ve Cumhuriyet Başsavcılığı’nın koordinasyonunda, tarihi eser kaçakçılığını önlemek amacıyla kapsamlı bir operasyon gerçekleştirildi.
Operasyon Sonrası Suçüstü Yakalama
Yapılan operasyonda, kaçak kazı yapan şahıslar suçüstü yakalandı. Yakalanan kişiler hakkında gerekli yasal işlemler başlatıldı. Şahısların üzerinde yapılan detaylı aramalarda önemli bulgulara ulaşıldı.
Tarihi eser kaçakçılığının önlenmesi amacıyla yürütülen bu tür operasyonların devam edeceği bildirildi. Bu konuda toplumun duyarlılığının artırılması gerektiği vurgulandı.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı (İHA)
Detaylar için: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre, Aselsan ve Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) arasında gerçekleştirilen yeni bir iş birliği ile hava savunma sistemlerinin üretimine yönelik önemli bir adım atıldı. İki kurum, toplamda 135,1 milyon euro ve 1,64 milyar TL değerinde iki ayrı sözleşme imzaladı.
TESLİMAT TAKVİMİ
Aselsan, Kamuyu Aydınlatma Platformu (KAP) üzerinden yaptığı açıklamada, bu projeye ilişkin teslimatların 2026 ve 2029 yılları arasında gerçekleştirileceğini duyurdu. Anlaşmanın detayları ve kapsamı, Türkiye’nin savunma sanayisindeki yerli üretim kapasitesini artırma hedefi doğrultusunda önemli bir katkı sağlayacak.
Bu iş birliği, Türkiye’nin hava savunma alanındaki yeteneklerini güçlendirmeyi ve ulusal güvenlik stratejilerine katkıda bulunmayı amaçlıyor. Hava savunma sistemleri, modern savaş koşullarında kritik bir öneme sahiptir ve bu tür projeler, ülkenin savunma sanayisinin yerli ve milli imkanlarla gelişmesine yardımcı olmaktadır.
Kaynak: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre; Kayseri’nin Melikgazi ilçesindeki Emekli Öğretmen Ramazan Büyükkılıç Ortaokulu’nda beden eğitimi öğretmeni olarak görev yapan 36 yaşındaki Mustafa Gözaçık, doğuştan sağ bacağı olmamasına rağmen spora adadığı yaşamıyla birçok insana ilham kaynağı oluyor. Futbol, kayak, basketbol ve yüzme gibi çeşitli branşlarda aktif olan Gözaçık, azmiyle öğrencilerine ve çevresine örnek teşkil ediyor.
AMPUTE MİLLİ TAKIMDA ULAŞTIĞI BAŞARILAR
Spor tutkusuyla daha küçük yaşlarda tanışan Gözaçık, ilk olarak basketbol ile kariyerine adım attı. Ancak zamanla bu tutkusunu futbola yönlendirerek daha büyük başarılara imza attı. Ampute Futbol Milli Takımı’nın efsanevi kadrosunda yer alarak Avrupa şampiyonluğu ve dünya ikinciliği gibi önemli dereceler elde etti. Bu gurur dolu yolculuk, onu yalnızca bir sporcu değil, aynı zamanda gençler için güçlü bir rol model haline getirdi.
ÖĞRENCİLERİNE ÖRNEK OLUYOR
Şu anda Şanlıurfa Depsaş Enerji Spor Kulübü Ampute Futbol Takımı’nda forma giyen Gözaçık, öğretmenlik kariyerinde 7 yılını geride bırakmanın mutluluğunu yaşıyor. Derslerinde yalnızca bilgi vermekle kalmayıp, sporun bir yaşam biçimi olduğunu da öğrencilerine aşılamaya çalışıyor. Gözaçık, “Hayatta engellerin insanın içinde olmadığını, azmin her zaman bir yol bulabileceğini göstermek istiyorum,” diyor.
2008 yılında ampute futbol kariyerine adım atan Gözaçık, 17 yaşında milli takım kadrosuna seçilerek büyük bir başarı elde etti. “Genç yaşta milli formayı giymek benim için büyük bir gururdu. 2017’de Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı Avrupa Şampiyonası’nda zirveye çıktık. 2018’de ise Meksika’daki Dünya Kupası’nda ikinci olmanın mutluluğunu yaşadım,” diye ekliyor.
FARKLI ALANLARDA İLHAM VERME HEDEFİ
Sadece futbol değil, yüzme ve kayak antrenörlüğü de yapan Gözaçık, engelli doğmuş olmanın hayatında bir eksiklik değil, bir güç kaynağı olduğunu vurguluyor. “Görevim öğretmenlik olsa da çocuklara farklı alanlarda ilham verebilmek benim için çok önemli. Belki bugün değil ama bir gün, kendi hikâyemiz bir başkasının hayatında değişim yaratabilir düşüncesiyle yoluma devam ediyorum,” diyor.
Gözaçık, sporun ve azmin bir insanın hayatını nasıl değiştirebileceğini kanıtlayan yaşayan bir örnek. Onun hikâyesi, yalnızca öğrencilerine değil, herkese cesaret ve umut aşılıyor.
ÖĞRETMENLİK: HAYATINDAKİ EN DEĞERLİ PARÇA
Sporculuk kariyerinde hayalini kurduğu hemen her başarıyı elde ettiğini ifade eden Mustafa Gözaçık, öğretmenliğin ise onun için bambaşka bir anlam taşıdığını belirtiyor. “Küçükken hep dua ederdim, ‘Bir gün öğretmen olmak istiyorum’ diye. Çocukları ve öğretmenliği o kadar seviyordum ki bu mesleği yapmak benim için bir hayaldi,” diyor.
Gözaçık, öğretmenliği yalnızca bir meslek değil, aynı zamanda kutsal bir görev olarak görerek, “Branş fark etmeksizin öğretmenlik, bir çocuğun hayatında iz bırakma şansı sunan çok özel bir meslek.” sözleriyle bu durumu özetliyor. Beden eğitimi derslerinin ötesine geçen bir yaklaşımla, öğrencilerine hayatı, paylaşmayı, dayanışmayı ve sporun sosyal yaşamdaki olumlu etkilerini anlatmaya çalışıyor.
Okula proteziyle giden Gözaçık, öğrencilerinin ilk tepkilerinin genellikle şaşkınlık olduğunu dile getiriyor: “Bazıları protezim olduğunu sonradan öğreniyor ve çok şaşırıyor. Bazıları ise milli takımda şampiyonluklar yaşamış birinin burada öğretmenlik yaptığını duyunca hayrete düşüyor. Tepkiler genelde çok güzel.” Öğrencilerinin sık sık ondan imza istemesi, onun için hem eğlenceli hem de gurur verici anılar arasında.
Gözaçık, sporcu kimliğiyle elde ettiği başarıların yanı sıra, öğretmen olarak öğrencilerinin hayatına dokunmanın verdiği mutluluğun tarif edilemez olduğunu vurguluyor. “Öğretmenlik, hayatımın en değerli parçalarından biri.” diyen Gözaçık, her gün yeni bir çocuğa umut olma fikriyle işine tutkuyla devam ediyor.
Kaynak: Ensonhaber