34,7640$% 0.05
36,6745€% 0.26
44,1960£% 0.06
2.956,84%-0,06
2.646,11%-0,14
9.886,05%0,60
05 Aralık 2024 Perşembe
Ensonhaber.com’un haberine göre; Anadolu Ajansı (AA) Memur-Sen’in Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi iş birliği ile düzenlediği “Kamu Personel Sisteminin Güncel ve Hukuki Sorunları Sempozyumu” Ankara’da gerçekleştirildi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sempozyumda yaptığı konuşmada “Kamu personelimizin ihtiyaç ve sorunlarını tespit etmeye, onlarla birebir ilgilenmeye, şartlarını iyileştirmeye devam edeceğiz.” şeklinde açıklamada bulundu.
Bakan Vedat Işıkhan, “Bakanlık olarak en büyük hedefimiz, tüm mensuplarının huzur ve güven içerisinde görevini ifa ettiği, hak ve adaletin tam manasıyla hakim olduğu, her bakımdan daha müreffeh bir çalışma hayatını ve kamu sendikal hareketini hep birlikte tesis etmektir.” dedi.
Kamu, özel sektör, sivil toplum veya akademi fark etmeksizin ülkenin güçlenmesinin, ekonominin büyümesinin, insanların gelecek kaygısı yaşamadan iş ve güç sahibi olmasının herkesin ortak hedefi olduğunu belirten Bakan Işıkhan, şöyle konuştu: “Bu ortak hedef etrafında hep birlikte çalışıyor, mevcut sorunlarımıza kalıcı çözümler üretiyoruz. Kamuda nitelikli hizmetlerin üretilmesini sağlayan fedakar kamu görevlilerimizin mali ve özlük haklarını geliştiriyoruz. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan sendikalarımızın büyümesi ve gelişmesi için örgütlenmelerine destek oluyoruz. Toplu sözleşmeler yaparak kamu görevlilerimizin çalışma şartlarını, sosyal ve özlük haklarını ve refah seviyelerini artırmaya çalışıyoruz. Bunları da hükümet olarak, sosyal diyalog anlayışımız gereği sendikalarımızla yapıyoruz.”
Işıkhan, güvenlikten adalete, eğitimden sağlığa kadar her alanda milyonlarca kamu çalışanının aralıksız işleyen büyük bir mekanizmayı ayakta tuttuğunu belirterek, “Hükümetimizin göreve geldiği günden bugüne, mevcut sorunlarını çözmek amacıyla üzerinde en yoğun mesai harcadığı, hassasiyetle çalıştığı kesimlerin başında kamu personeli gelmektedir. Bugüne kadar çözülemez denilen, adeta kangren olmuş ne kadar sorun varsa birlikte çözdük, çözmeye de devam ediyoruz.” diye vurguladı.
Toplu sözleşme hakkıyla kamu personelinin mali ve sosyal haklarında büyük ilerleme sağladıklarını ifade eden Işıkhan, şunları kaydetti: “Milletimizin artan refahının bir yansıması olarak, kamudaki iş ve istihdam alanlarını genişletip vatandaşlarımıza hızlı, etkin ve güvenilir kamu hizmetlerinin sunulmasını sağladık. Kamu personellerimiz ile hizmetleri halkımıza bugün çok daha etkin ve yaygın şekilde ulaştırabiliyoruz. Bunun yanı sıra iktidara geldiğimiz günden bu yana milli gelir artışıyla bütçeden kamu görevlilerine ayırdığımız payı sürekli artırdık. Sadece niceliksel olarak değil niteliksel olarak da kamu personel sistemimizi geliştirmeyi hedefledik.”
Çalışanların sahip oldukları hakları teslim etmenin yanı sıra, çağın şartlarına göre geliştirdiklerini ve revize ettiklerini belirten Bakan Işıkhan, “Kadınlara yönelik en büyük ayrımcılık olan kamuda başörtüsü yasağını sona erdirdik. En temel haklardan biri olan kamu personeli sendikacılığını destekledik ve güçlendirdik. Personel politikalarını belirlerken, ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışı ile hareket ettik.”
Işıkhan, 22 yılda insanı merkeze alan politikalarla sosyal devlet olgusunu güçlendirdiklerini, ekonomide, siyasette, sosyal politikalarda değer üreterek insanı ve toplumu güçlendiren adımlar attıklarını anımsatarak, “Tüm reformları, taraflarla istişare ederek gerçekleştirdik. Kamu hizmetlerini daha etkili ve doğru şekilde yürütmek için istişare mekanizmalarını işleterek iletişim kanallarını her zaman açık tuttuk. Çalışma hayatının doğasında var olan sosyal diyaloğu merkeze alan ortak platformları fikir ya da görüş ayrımı yapmadan tüm tarafları dikkate alarak oluşturduk.” ifadelerini kullandı.
Bakan Vedat Işıkhan, insana hizmeti merkeze alan ve bünyesinde insan toplulukları olan her mekanizmanın, zamanla birtakım hukuki ya da sosyal sorunlarla karşılaşabileceğini ve değişim ile dönüşüme ihtiyaç duyabileceğini ifade ederek, “Bu durum toplumsal hayat dinamiğine bağlı çok tabi bir süreçtir. Ancak unutmamalıyız ki toplumsal sorunlar yine toplumların ortak aklı ve ortak gücü ile çözüme kavuşabilir. Kamu çalışma hayatını düzenleyen, kamu sendikacılığı ve toplu sözleşme düzenini ilgilendiren hukuki kuralların, katılımcı yönetim anlayışımızın gerekli kıldığı çerçevede, konunun birinci derece muhatapları başta olmak üzere toplumun ilgili tüm kesimlerinin görüş ve önerileriyle katkı sunduğu istişare platformlarında değerlendirilmelidir.”
Güncel ihtiyaçlara ilişkin çözüm önerilerinin tartışılacağı sempozyumun, sadece sistemi iyileştirmekle kalmayıp, ortak çalışma kültürüne de büyük katkılar sağlayacağını vurgulayan Vedat Işıkhan, şu ifadeleri kullandı: “Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kamu idaresinin asli unsuru, yürütücüsü ve uygulayıcı olan kamu personelimizin bu tür platformlar vesilesiyle ihtiyaç ve sorunlarını tespit etmeye, onlarla birebir ilgilenmeye, şartlarını iyileştirmeye devam edeceğiz.”
Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)
Kaynak: Ensonhaber
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından bir otelde düzenlenen “Ortak Yarınlar Ödül Töreni”ne katıldı. Burada yapmış olduğu konuşmada, dijital dönüşümden yeşil ekonomiye geçiş ve demografik değişimlere kadar iş hayatının geleceğini şekillendiren pek çok dinamiğin kritik bir rol oynadığını vurguladı. Yılmaz, iş dünyasının tüm paydaşlarının ortak bir vizyon etrafında hareket etmesinin büyük bir fayda sağlayacağına dikkat çekti.
Geçtiğimiz yıl, zayıf dış talep ve ülkemizi etkileyen deprem felaketlerine rağmen Türkiye ekonomisinin %5,1 oranında büyüme kaydettiğini belirten Yılmaz, bunun sonucunda ekonomik büyüklüğün 1 trilyon 130 milyar dolara ulaştığını ifade etti. Ayrıca, bu yılın üçüncü çeyreğinde yıllıklandırılmış ekonomik büyüklüğün 1 trilyon 260 milyar doları aştığını, dokuz aylık büyüme oranının ise %3,2 olarak gerçekleştiğini aktardı. Yılmaz, üçüncü çeyrek büyüme rakamlarının yıllık bazda %2,1 olarak kaydedildiğini ve Türkiye ekonomisinin 17 çeyrektir kesintisiz büyüme sergilediğini dile getirerek, eylül ayında istihdam edilenlerin sayısının yıllık bazda 1 milyon 129 bin kişi artarak 32,8 milyona ulaştığını, işsizlik oranının ise %8,6 seviyesinde gerçekleştiğini bildirdi.
Yılmaz, “Merkez Bankası rezervlerimiz ciddi bir şekilde artış gösteriyor” diyerek, geçen yılın ortalarında %6 seviyelerine yaklaşan cari açık oranının gelinen noktada %1’ler civarına düştüğünü aktardı. Yılmaz, şöyle devam etti: “Şu anda tartıştığımız düşen cari açığı daha kalıcı bir şekilde düşük seviyelerde tutacak politikaları hayata geçirmek büyük önem arz ediyor. Cari açık, Türkiye’nin kalkınma tarihinde en önemli darboğazlardan biri olmuştur. Ekonomi bir yere kadar gelmiş, ardından cari açığın yükselmesi kalkınma sürecimizde bir kısıt olarak devreye girmiştir. Dolayısıyla düşen cari açık, dış borçlanma ihtiyacımızın azaldığını gösteriyor. Bu durum, Türkiye’nin döviz konusunda rahatladığını ve dışarıdan borçlanma ihtiyacımızın giderek azaldığını ortaya koyuyor. Aynı zamanda izlediğimiz makro politikalarla dış borçlanmanın maliyetini de düşürmüş durumdayız. Bugün Merkez Bankası rezervlerimizdeki artış, kur korumalı mevduat (KKM)’nın çözülmesi, Türkiye’nin temellerini sağlamlaştıran ve makro temellerini güçlendiren bir eğilimdir. Artan rezervler, düşen cari açık ve KKM’deki erime, ülkemizin risk primini düşürmekte ve kredi notumuzu yükseltmektedir.”
Enflasyonun düşüş trendine girdiğini belirten Yılmaz, hazirandan bu güne kadar açıklanan enflasyon rakamında 28,4 puanlık bir düşüş yaşandığını ifade etti. “Tek haneli rakamlara ulaşıncaya kadar, tüm imkanlarımızla çok boyutlu politikalarla, sadece para politikası değil, maliye politikası ve yapısal reformlarla, kararlı bir şekilde enflasyonla mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.
Yılmaz, “Bu yılın sonunda 1,3 trilyon doların üzerinde gelir, 15 bin doların üzerinde de kişi başına gelir bekliyoruz. 2028’lere geldiğimizde ise 1,8 trilyon dolarlık bir ekonomi olacağız ve kişi başına gelirimizin 20 bin doları aşacağını öngörüyoruz.” diye ekledi. Çalışma hayatındaki dönüşümün dijitalleşme, otomasyon ve yapay zeka gibi teknolojik gelişmelerle şekillendiğini belirten Yılmaz, bu değişimin iş gücünün niteliklerini ve çalışma yöntemlerini dönüştürdüğünü, yeni beceriler ve esneklikler gerektiren bir yapıyı beraberinde getirdiğini ifade etti.
Gençler, kadınlar ve dezavantajlı grupların iş gücüne katılımını artırma, adil bir geçiş sağlama ve daha kapsayıcı bir ekonomi inşa etmenin bu dönüşüm sürecinin temel taşları olduğunu vurgulayan Yılmaz, “Önümüzdeki süreçte benim başkanlığım altında Nüfus Politikaları Kurulu oluşturmayı kararlaştırmış bulunuyoruz. İlgili tüm bakanlarımızın yer alacağı bu kurul, uzun vadeli nüfus politikalarını tartışacak ve çok boyutlu tedbirler geliştirecektir. Çalışan kadınların bakım hizmetleri ihtiyacından sağlık politikalarına, farklı çalışma modelleriyle aile ve iş hayatı arasındaki dengeyi sağlamaktan mesleki eğitimlere kadar birçok boyutu ele alacağız.” dedi.
Depremden etkilenen bölgelerde istihdamın sürekliliğini sağlamak amacıyla çeşitli tedbirler alındığını, sürekli işçilerin zorunlu emeklilik uygulamasının kaldırıldığını ve böylece iş sürekliliğinin desteklendiğini belirtti. Ayrıca geçici işçilerin çalışma sürelerinin uzatılarak sürekli kadroya geçişlerine olanak tanındığını, yalnızca asgari ücret alanların değil, asgari ücrete kadar olan tüm gelirlerin vergiden muaf tutulduğunu, bu adımın bütçeye önemli bir yük getirmesine rağmen kararlılıkla atıldığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, güvenceli bir çalışma ortamı sağlamanın temel önceliklerinden biri olduğunu vurgulayarak, “2025-2028 dönemine yönelik Ulusal İstihdam Stratejisi çalışmalarımızı büyük oranda tamamladık ve yakında kamuoyu ile paylaşabileceğiz.” dedi. Bu stratejinin mevcut istihdamın güçlü ve zayıf yönlerini tespit etme, yeşil ve dijital dönüşümle beceri uyumunu geliştirme, kapsayıcı istihdamı artırma ve sosyal koruma istikrarı ile kırsal istihdamı güçlendirme gibi dört temel politika alanına yoğunlaşacağını belirtti. Yılmaz, “Bu yol haritası, iş gücü piyasamızdaki yapısal sorunları çözerek daha güçlü ve kapsayıcı bir çalışma düzeni inşa etmeyi hedeflemektedir. Türkiye Yüzyılı’na yaraşır, daha adil, sürdürülebilir ve modern bir yapıdır. Bunu sağlamak üzere reformlarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, Narin cinayetiyle ilgili önemli bir iddia gündeme geldi. Diyarbakır’da süregelen duruşmaları yakından takip eden ve sanıklara detaylı sorular yönelten eski baro başkanı Avukat Nahit Eren, sosyal medya hesabı üzerinden dava dosyasına sunulan çarpıcı bir raporu paylaştı. Eren, paylaştığı raporun İstanbul Adli Tıp Kurumu’na ait olduğunu belirtti.
Eren’in aktardığı bilgilere göre, rapor Narin’in cesedi bulunduğunda elinden alınan kıl parçalarıyla ilgili yapılmış incelemeleri içeriyor. Eren, şu iddiayı ortaya attı:
“DNA ANNE VE ABİSİYLE UYUMLU”
“DNA açısından olumlu sonuç alınmayan saç örnekleri üzerinde Mitokondriyal DNA çalışması yapılabilmektedir. (Bu tür çalışmalar yalnızca İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda gerçekleştirilebilmektedir.) Mitokondriyal DNA, yalnızca anneden çocuğa aktarılan bir DNA türüdür ve aynı annesel soy ağacındaki bireylerde (kardeşler, anneanne, teyze, dayı, teyze çocukları gibi) aynı olduğu için, şahısların aynı annesel soydan gelip gelmediklerine dair önemli bilgiler sunmaktadır. Narin’in avucunda ve siyah şortu üzerinde bulunan 29 cm uzunluğundaki saç örnekleri ile üzerinden alınan biri 11 diğeri 16 cm uzunluğundaki kıl örnekleri, İstanbul Adli Tıp Kurumu tarafından Mitokondriyal DNA çalışmasına tabi tutulmuştur. Bu örneklerin Narin’in annesi Yüksel Güran ile abisi Enes Güran’ın Mitokondriyal DNA baz dizilimi ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir.”
KILLAR SAÇA AİT
Raporda, 11, 16 ve 29 santimetre uzunluğunda olduğu belirtilen kıl örneklerinin saç kılı niteliğinde olduğu ifade edilmektedir. Narin’in cesedi üzerinde yapılan adli tıp incelemeleri sonucunda küçük kızın boğularak ve boynuna, göğsüne baskı yapılarak öldürüldüğü anlaşılmıştır. Narin’in kısa bir boğuşma sonrası yaşamını yitirdiği tahmin edilmektedir. Avuç içi ve şortuna takılan kıllar, bir boğuşma ya da direnme anının yaşandığı ve bu esnada saç tellerinin koparıldığı izlenimini de yaratmaktadır.
KILLAR CESET BULUNUNCA FARKEDİLDİ
Narin’in cesedi dere kenarında bulunduğunda, ayrıntılı delil incelemeleri gerçekleştirilmiştir. Diyarbakır Adli Tıp Kurumu, ceset üzerindeki incelemeleri sırasında çeşitli kıl parçaları tespit etmiştir. Köklü olduğu belirtilen kıl örnekleri şunlardır: “Sol avuç içinde bulunan saç ve kıl örnekleri. Köksüz kıl olduğu tespit edilen örnekler: Atlet üzerinden alınan kıl örneği, şort üzerinden alınan kıl örneği.” Başlangıçta yapılan incelemelerde bu örneklerin kime ya da kimlere ait olduğuna dair kesin bir sonuca ulaşılamamış, daha ayrıntılı incelemelerin yapılması talep edilmiştir.
ENES GÜRAN ADLİ TIP RAPORUNU SORUYORDU
Narin cinayetine ilişkin soruşturma sürecinde tutuklanan abisi Enes Güran, cezaevinde kayıt altına alınan telefon görüşmesinde ısrarla adli tıp raporunu sormuştur. Enes Güran, bu görüşmesinde önce Narin’in diş macununu kullandığını, ardından ise diş fırçasını kullandığını ifade etmiş ve bu durum dikkat çekmiştir. Enes Güran’ın bu ifadeleri, küçük kızda DNA izlerinin bulunmasından endişe ettiğine dair iddiaları gündeme getirmiştir.
Kaynak: Patronların Dünyası
Ensonhaber.com’un haberine göre; Trabzonspor, Süper Lig’in 15’inci haftasında kendi sahasında Kasımpaşa ile karşılaşacak. Bu önemli maç öncesinde takım, hazırlıklarına bugün saat 12.00’de yaptığı antrenmanla devam etti.
Antrenman, teknik direktör Şenol Güneş yönetiminde Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri’nde gerçekleştirildi. Oyuncular, ısınma hareketlerinin ardından koordinasyon ve rondo çalışmaları yaparak form tutmaya çalıştılar. Antrenman, takımın taktiksel hazırlıklarıyla sona erdi.
HAZIRLIKLAR DEVAM EDECEK
Bordo-mavililer, yarın saat 12.00’de yapacağı antrenmanla Kasımpaşa maçı için hazırlıklarını sürdürecek. Taraftarlar, takımın bu zorlu karşılaşmada nasıl bir performans sergileyeceğini merakla bekliyor.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı (DHA)
Detaylı bilgi için: Ensonhaber
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Türkiye Atletizm Federasyonu, Dünya Atletizm Birliği’nin son kararına dair açıklamalarda bulundu. Federasyon, bu gelişmenin Türk sporunun üzerindeki olumsuz imajı düzeltmek ve atletizm alanındaki itibarını yeniden kazanmak adına önemli bir adım olduğunun altını çizdi. Açıklamada, “Türk sporunun üzerindeki kara lekelerden birini bertaraf etmenin ve Türk atletizmine itibarını geri kazandırmanın gururunu yaşıyoruz. Dünya Atletizm Birliği, bugün itibarıyla Türkiye’yi manipülasyon listesinin dışına çıkarmıştır.” ifadesine yer verildi.
Hatırlanacağı üzere, Atletizmde Dürüstlük Birimi tarafından yürütülen 17 şüpheli yarışma sonucuyla ilgili soruşturmanın ardından, Eylül 2022’de Türkiye’nin de dahil olduğu 7 ülke federasyonu izleme listesine alınmıştı. Bu durum, Türk atletizminin uluslararası alandaki itibarını sarsan bir gelişme olarak kaydedilmişti.
Ancak yapılan çalışmalar ve denetimler sonucunda, Türkiye’nin bu izleme listesinden çıkartılması, Türk spor camiasında büyük bir memnuniyet yaratmış durumda. Türkiye Atletizm Federasyonu, bu kararın ardından, sporcular ve antrenörlerle birlikte daha şeffaf bir yönetim anlayışı benimseyeceklerini ve uluslararası standartlara uygun bir şekilde çalışmalarını sürdüreceklerini vurguladı.
Kaynak: Patronların Dünyası