34,4805$% -0.01
36,1987€% -0.1
43,4622£% -0.25
2.960,19%-0,05
2.669,53%-0,08
9.367,77%3,72
21 Kasım 2024 Perşembe
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu, kasım ayında da politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 50’de sabit tuttu. Bu karar, piyasalarda geniş bir yankı uyandırırken, ekonomistler ve yatırımcılar tarafından dikkatle takip edildi.
Son Faiz Değişikliği Mart Ayında Yapılmıştı
Merkez Bankası, politika faizini en son mart ayında yüzde 50’ye yükseltmişti. Ardından gelen 8 aylık süreçte bu oranı sabit tutarak, ekonomik istikrarı sağlamaya yönelik adımlar atmayı sürdürdü.
Gözler Yıl Sonu ya da 2025’in İlk Çeyreğinde
Ekonomik uzmanlar, TCMB’nin yılın son ayı veya en geç 2025’in ilk çeyreğinde faiz indirimi sürecini başlatmasını bekliyor. Bu durum, piyasalarda yeni bir dalga yaratabilir ve kredi maliyetlerini etkileyebilir.
Ayrıntılar geliyor…
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), bu hafta ana faiz oranını sekizinci kez ardışık olarak sabit tutması bekleniyor. Ancak, politika yapıcıları Aralık ayında bir gevşeme döngüsünün başlayabileceğine dair işaretler verebilir. Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin tamamı, Para Politikası Kurulu’nun Perşembe günü bir haftalık repo faiz oranını değiştirmeyerek %50 seviyesinde tutacağını öngörüyor. Bununla birlikte, politika yapıcıların karara eşlik eden açıklamalarda kullandıkları dilin daha yumuşak olması ve aşağı yönlü bir müdahalenin yakın olabileceği sinyali vermesi bekleniyor.
Enflasyon Verileri ve Politika Görünümü
Son aylarda, Eylül ve Ekim aylarında açıklanan enflasyon rakamlarının tahminlerin üzerinde gelmesi, TCMB’nin politika görünümünü karmaşık hale getirmiştir. Birçok analist, bu verilerin etkisiyle faiz indirimine yönelik tahminlerini gelecek yıla ertelemek zorunda kalmış ve daha önce Kasım ayını işaret etmişti. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, son politika toplantısında yüksek faiz oranlarına rağmen farklı bir üslup benimsedi ve bu yıl ile sonraki yıllar için enflasyon projeksiyonlarını güncelledi. Deutsche Bank analistleri, Ankit Jain’in de aralarında bulunduğu, bu değişiklikleri “daha az şahin bir para politikası duruşuna” işaret ettiğini belirtiyor.
Faiz Oranı ve Ekonomik Beklentiler
TCMB, Mart ayından bu yana politika faizini %50 seviyesinde sabit bıraktı. Eylül ayında enflasyona göre düzeltilmiş faiz oranları pozitife dönerken, Goldman Sachs ve Morgan Stanley ekonomistleri, ilk faiz indiriminin ancak Ocak ayında gerçekleşeceğini öngörüyor. Ekim ayında yıllık enflasyon %48,6 seviyesine gerilerken, Merkez Bankası yıl sonu enflasyon tahminini %44 olarak belirledi. Ancak, politika yapıcılar mevsimsellikten arındırılmış aylık fiyatlara odaklanmayı tercih ediyor; Bloomberg Economics, Kasım ayında bu ölçüt için “önemli bir düşüş” bekliyor. Bloomberg Türkiye ekonomisti Selva Bahar Baziki, bu durumun Aralık ayında başlayacak faiz indirimlerinin önünü açabileceğini ifade etti.
Erdoğan, geçmişte ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla, enflasyona bakmaksızın merkez bankacılarını faizleri düşürmeye zorlamış ve bu talebe uymayanları görevden almıştı. Gelecek yıl asgari ücrete yapılacak zam tartışmaları sürerken, enflasyonu düşürmeye yönelik ek mali adımlara daha fazla önem verilmeye başlandı. Karahan, kontrol altına alınamayan fiyatların çoğunun, para politikasının sınırlı etki gösterdiği alanlardan kaynaklandığını ifade etti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, fiyatların beklenenden yüksek olduğunu kabul ederek ek adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Kaynak: Patronların Dünyası
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, Marmarabirlik, ortaklarına önemli bir ödeme gerçekleştireceğini duyurdu. Yapılan açıklamada, ortakların 2-15 Kasım tarihleri arasında teslim ettikleri ürün bedelinin yarısına karşılık gelen paylarını Ziraat Bankası ATM’lerinden çekebilecekleri belirtildi. Bu kampanyanın başladığı ekim ayından bu yana, Marmarabirlik tarafından 1 milyar 250 milyon liralık alım yapılmış durumda.
Marmarabirlik Yönetim Kurulu Başkanı Hidamet Asa, bu yıl ağaç başına düşen verimliliğin geçtiğimiz senenin iki katından fazla olduğunu ifade etti. Asa, bu sene toplamda 60 bin ton ürün almayı hedeflediklerini belirtti. Ayrıca, arz-talep dengesine dair değerlendirmelerde bulunan Asa, özellikle yağlık zeytinin iklim koşulları ve kuraklık nedeniyle artış gösterdiğini, buna karşın sofralık üretiminin ise azalma eğiliminde olduğunu vurguladı. Asa, “Önümüzdeki yıl sofralık zeytinde yine yok yılı olacağını gösteriyor,” şeklinde konuştu.
Kaynak: Patronların Dünyası
Ensonhaber.com’un haberine göre; Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (IRENA) verilerine göre, 2022 yılı itibarıyla küresel yenilenebilir enerji kapasitesi, 473 gigavatlık rekor bir artışla toplamda 3,870 gigavata ulaştı. Bu büyümede güneş enerjisinin payı %73, rüzgar enerjisinin payı ise %24 olarak kaydedildi.
IRENA Direktörü Francesco La Camera, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de devam eden Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) çerçevesinde ajansın, iklim zirvelerine hazırladıkları izleme raporlarıyla önemli katkılar sunduğunu ifade etti. La Camera, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 yılına kadar üç katına çıkarma hedefi doğrultusunda, geçen yıl kaydedilen 473 gigavatlık rekor kurulumun en az 1000 gigavat seviyesine ulaşması gerektiğini vurguladı.
Geçen yıl Dubai’de düzenlenen COP28’de ülkelerin, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 yılına kadar üç katına çıkarma taahhüdü verdiklerini hatırlatan La Camera, bu hedefin mevcut eğilimlerin çok üzerinde bir çaba gerektirdiğini belirtti. La Camera, “Geçen yıl 473 gigavatlık yeni bir rekor kurulum sağladık ancak, yüzde 43 karbon emisyonu azaltımını ve 11,2 teravatlık kurulu güç hedefini gerçekleştirmek için bunun iki katından fazlasına ihtiyacımız var. Her yıl 1000 gigavattan fazla kurulum yapmamız gerekiyor.” dedi.
Dünyanın önemli bir dönüşüm sürecinden geçtiğini kaydeden La Camera, “Yenilenebilir enerji kaynaklarının hakim olduğu, yeşil hidrojen ve biyokütlenin sürdürülebilir kullanımıyla tamamlanan yeni bir enerji sistemine geçiyoruz. Bunda hiçbir şüphe yok. Enerji dönüşümü konusunda önemli adımlar atılıyor ancak hız ve ölçek henüz yeterli seviyede değil.” ifadesinde bulundu.
La Camera, yenilenebilir enerjinin daha hızlı yayılması için gerekli olan altyapının, yani birbirine bağlı, esnek ve dengeli şebekelere ihtiyaç olduğunu vurguladı. Fosil yakıtlar için verilen sübvansiyonlar ve tarife gibi yapısal engellerin süreci yavaşlattığını belirten La Camera, “Piyasa hala yenilenebilir enerjilere değil, fosil yakıtlara hizmet edecek şekilde tasarlanmış durumda.” şeklinde konuştu.
La Camera, fosil yakıt arzını azaltmakla birlikte hidrojen gibi yeşil yakıtlara olan talebi artıracak politikaların önemine de dikkat çekerek, “Yenilenebilir enerji kaynakları, şoklara karşı kesinlikle daha dayanıklıdır. Bu, daha güvenli ve ekonomik olan merkezi bir enerji sistemi anlamına gelmektedir. Ancak fosil yakıtlara dayalı merkezi bir sisteme göre yönetilmesi daha az kolay olabilir. Dolayısıyla bunu yapabilecek kurumlara ihtiyacımız var. Bu yüzden kapasite geliştirmeyi, bilgiyi, her şeyi güçlendirmeliyiz. Yani merkezi olmayan bir enerji sistemini yönetebilecek kurumlar inşa etmeli ya da güçlendirmeliyiz.” dedi.
Bu durumun istihdam açısından da geçerliliğini vurgulayan La Camera, “Fosil yakıt sektöründen yenilenebilir enerji sektörüne geçiş yapan işçilerimizi yeniden eğitmemiz gerekiyor. Gelecek olan yeni enerji sistemine uyum sağlayabilecek mühendislere ihtiyacımız var. Yani tüm bunları daha hızlı ilerlemenin önünde yapısal bir engel olarak tanımlıyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.
La Camera, Türkiye’nin yenilenebilir enerjide “muazzam” bir potansiyele sahip olduğunu, jeotermal enerjide de dünyanın önemli bölgelerinden biri olduğunu belirtti. La Camera, “Türkiye coğrafi olarak bir kavşak noktasında. Bu nedenle enerji sisteminde daha fazla entegrasyona ihtiyaç var. Enerji sistemlerimizi ne kadar çok birbirine bağlar ve esneklik sağlarsak o kadar dengeleriz. Sözünü ettiğim yapısal engellerin üstesinden gelmenin yolu, yurt içinde ve uluslararası düzeyde entegrasyondan geçmektedir.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)
Detaylar için: Ensonhaber
Ensonhaber.com’un haberine göre, Galatasaray’dan rekor bir bedelle Bundesliga devi Bayern Münih’e transfer olan Sacha Boey, yaşadığı sakatlık sorunları nedeniyle bir süre sahalardan uzak kalmıştı. Ancak Fransız sağ bek, geri dönüş hazırlıklarına hızla başladı ve kısa süre içinde yeniden sahalara döneceğini müjdeledi. Almanya’da yayın yapan Sport1’e verdiği röportajda Boey, “İyiyim, fiziksel olarak kendimi çok iyi hissediyorum. Amacım Augsburg maçı için, yani bir sonraki Bundesliga maçında kadroya dönmek.” ifadelerini kullandı.
Baskı ve Taraftar Özlemi
Süper Lig’deki büyük baskıdan bahseden Sacha Boey, Galatasaray taraftarını da özlediğini dile getirdi. Büyük bir taraftar kitlesi önünde oynamanın avantajlarından bahseden Boey, “Galatasaray taraftarları gerçekten olağanüstü! En iyi anım kesinlikle şampiyonluğu birlikte kazandığımız anlardı. Türkiye’den ayrıldığınızda baskı artık sizi etkilemiyor; orada o kadar büyük bir baskı var ki, sonrasında herhangi bir yerde oynayabilirsiniz.” şeklinde konuştu.
Almanya’nın Atmosferi
Almanya’daki stadyumların dolu olmasını olumlu karşılayan Boey, “Mesela Almanya’da statlar doluyken çok iyi hazırlanıyorum çünkü her şeyi Türkiye’de yaşadım. Büyük bir taraftarın önünde oynamanın ne demek olduğunu biliyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Kompany ile İlişkisi
Bayern Münih Teknik Direktörü Vincent Kompany’nin daha önce kendisini Burnley FC’ye transfer etmek istediğini hatırlatan Boey, “Çok iyi bir ilişkimiz var ve aynı dili konuşuyor olmamız değişimi kolaylaştırıyor. Ve sizin de söylediğiniz gibi beni Premier Lig’de Burnley’e getirmek istiyordu ve uzun süredir benimle ilgileniyordu. Hayatta hiçbir şey tesadüfen olmaz. Şimdi Münih’te bir araya geldik ve bu çok hoş.” şeklinde konuştu.
Kaynak: Ensonhaber