34,5746$% 0.27
36,2922€% 0.13
43,4860£% -0.18
2.992,69%1,05
2.697,39%0,97
9.349,85%-0,19
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Ege Denizi’nde 30 Ekim 2020 Cuma günü saat 14.51’de, Seferihisar ilçesi Doğanbey Mahallesi’nin 23 kilometre açığında gerçekleşen ve 16,54 kilometre derinlikte meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem, üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen ciddi bir etki yaratmaya devam ediyor. Bu deprem, Sığacık Mahallesi’nde tsunamiye yol açmış ve asıl yıkıcı etkisini Bayraklı ve Bornova ilçelerinde göstermiştir. Ne yazık ki bu felakette 117 kişi hayatını kaybetmiştir.
Depremin yıl dönümünde TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi İkinci Başkanı Bengi Atak, İzmir’in olası bir depreme hazırlık durumunu değerlendirdi. İZMİR DEPREME HAZIR DEĞİL ifadesiyle sözlerine başlayan Atak, “İzmir’de depreme hazırlık çalışmaları devam etse de, henüz yeterli seviyeye ulaştığımızı söylemek oldukça zor. 30 Ekim’de yaşadığımız deprem, gerçek bir İzmir depremi değildi; Samos merkezli bir depremdi. Teorik olarak, İzmir’deki faylarda bu depremin neredeyse dört katı büyüklüğünde bir sarsıntı bekliyoruz. Önemli olan, depremin ne zaman ve hangi faydan kaynaklanacağı değil, yapı stoğumuzun bu durumla ne kadar hazırlıklı olduğudur. Bunun sonucunda bilimsel çalışmalara ihtiyacımız var. Yeni yapılacak yapılar için imalat sürecinin eksiksiz olarak gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtmek isterim.” dedi.
100 BİN KADAR KONUTUN TARAMASI GERÇEKLEŞTİRİLDİ Atak, kentteki yapı stoğunun %70’inin tehlike altında olduğu yönünde çeşitli yetkili kaynaklardan bildirimin yapıldığını ifade ederek; mevcut yapı stoğunun bilimsel olarak incelenmesi ve gerektiğinde dönüşüm veya güçlendirme yapılması gerektiğini vurguladı. “30 Ekim 2020 tarihinden itibaren, Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile öncelikli olarak iki ilçemizde yaptığımız envanter çalışmaları neticesinde yaklaşık 100 bin konutun taraması gerçekleştirildi. Önümüzdeki süreçte Karşıyaka ilçesi ile de protokol aşamasındayız. Yapı stoğunun durumu, yapılacak bilimsel çalışmalarla netlik kazanacaktır. Ancak bununla sınırlı kalmamalı; yapılan çalışmaların sonuçlarına dayanarak çeşitli eylem planları oluşturulmalıdır. Bizim için önemli olan, rakamların ötesinde çözüm planlarımızdır.” şeklinde konuştu.
YAPILAR PERİYODİK BİR KONTROL SİSTEMİNE SAHİP OLMALI İzmir halkına önerilerde bulunan Atak, “Binalarınızın durumunu öğrenmek için ilçe belediyenize veya Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvurabilirsiniz. Kat maliklerinden birinin başvurusu, yapının incelenmesi için yeterlidir. Ancak yapı, 6306 sayılı kanuna göre incelendikten sonra riskli görülmesi durumunda 90 gün içinde yıkım süreci başlatılmalı ve tahliye edilmelidir. Bu bilinçle hareket etmeleri için kat maliklerine önerim; güçlendirme seçeneklerini değerlendirmeleri ve eylem planlarını ortaklaşa yapmalarıdır. Ayrıca, mevcut yapıların periyodik kontrolü gereklidir. Binalarımız, kentlerin yaşayan organlarıdır. Tadilat yaparken mutlaka alanında uzman bir mühendisten görüş almalısınız; küçük bir değişiklik bile yapının taşıyıcı sistemine zarar verebilir.” dedi.
Atak, kentsel dönüşüm çalışmaları üzerine de görüşlerini belirtti: “Kentsel dönüşüm, çeşitli organlar aracılığıyla gerçekleşmektedir. TOKİ’nin yaptığı yerinde dönüşümler ve rezerv alandaki dönüşümler bunlardan biridir. Büyükşehir Belediyesi’nin kentsel dönüşüm birimi, yerinde dönüşüm projeleri yürütmektedir. Ayrıca, halkın kendi imkanlarıyla kurduğu Halk Konut Kooperatifleri de aktif olarak ruhsat alıp işlemlerini sürdürüyor. Bu, çözüm odaklı bir modeldir.”
EKONOMİK KOŞULLAR KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ ETKİLİYOR Kentsel dönüşüm çalışmalarının ekonomik koşullar nedeniyle zorluk yaşadığını belirten Atak, “Hepimiz ekonomik durumun ne kadar kötüye gittiğini hissediyoruz. Günümüz şartlarında, binalarımızın ihtiyaçlarını karşılamak oldukça zor. Vatandaşlar, zamanla bu durumu ertelemeye yöneliyor. Ancak sosyal devlet olmanın gereği, vatandaşın güvenliğini sağlamaktır. Dönüşüm süreçlerinin, devlet gözetiminde ve vatandaşların katkılarıyla gerçekleştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Ekonomik koşullar, vatandaşın kentsel dönüşüme yaklaşımını da olumsuz etkiliyor.” şeklinde konuştu.
İŞ BİRLİĞİNE AÇIĞIZ Atak, sözlerini şöyle tamamladı: “Yapı stoğunun iyileştirilmesi ve daha dirençli kentlerin oluşturulması ancak bilimle iş birliğiyle mümkün olabilir. İnşaat mühendisliği, çeşitli ana bilim dallarını barındıran yetkin bir meslektir. Eğer bu yetkinlikleri geliştirebilirsek, üreteceğimiz yapılar da daha sağlıklı ve verimli olacaktır. İnşaat Mühendisleri Odası, üniversitelerle iş birliği yaparak bilimin ve yerel yönetimlerin halkla buluşmasını sağlamaktadır. Biz, kentimizi daha dirençli hale getirecek eylem planlarında yer almaktan mutluluk duyarız. Her zaman iş birliğine açığız ve düzenlediğimiz eğitimlerle meslektaşlarımızın bilgi düzeyini güncel tutmaya çalışıyoruz.”
Kaynak: Patronların Dünyası
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer Gözaltına Alındı