34,5552$% 0.27
36,4564€% 0.28
43,7734£% 0.34
2.963,77%0,99
2.667,96%0,73
9.132,18%1,11
Ensonhaber.com’un haberine göre, DHA’nın aktardığı bilgilere göre, iklim değişikliği günümüzde küresel bir sorun olarak karşımızda duruyor. Türkiye de bu sorunun etkileriyle yüzleşmek zorunda kalıyor. Özellikle Doğu Karadeniz’in sahil kesimindeki şehirlerde son aylarda meydana gelen yoğun sağanak yağışlar, bu durumu daha da belirgin hale getirdi.
Küresel ısınma nedeniyle yağış rejimindeki ani değişimler, bölgede sel, taşkın ve heyelan gibi doğal afetlerin sık yaşanmasına yol açtı. Uzmanlar, Karadeniz’deki su yüzey sıcaklığının 29 dereceye kadar yükseldiğini ve bu durumun deniz ekosistemini tehdit ettiğini vurguluyor. Ayrıca, su buharlaşmasının artması da ani ve şiddetli yağışları beraberinde getiriyor.
Doğal alanların korunmasının elzem olduğuna dikkat çeken uzmanlar, son 14 yılda iklim değişikliği etkisiyle atmosferik afetlerde %150 oranında bir artış yaşandığını belirtiyor.
“Dünyanın Başındaki Tehlike”
KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, ekosistemlerdeki parçalanma olayı olarak bilinen ‘fragmantasyon’un giderek arttığını ve dünya genelinde deniz ve kara ekosistemlerinin büyük bir dönüşüm geçirdiğini ifade etti. Kurdoğlu, “Dünyanın başı belada. Dünya, bir ekosistem. Doğa ne kadar küçük parçalara ayrılıyorsa, korunması da o kadar zorlaşıyor. Zarar görme riski artıyor. Ekosistemler hızla dönüşüme uğramaya başladı. Denizel ekosistemlerin yüzde 70’i, karasal ekosistemlerin ise yüzde 65’i bozulma sürecine girmiş durumda.”
Kurdoğlu, ayrıca “Burada yaşayan canlıların varlığı da tehlikeye girmeye başladı. Omurgalılar ve yaban hayvanlarının yüzde 73’ünde son 50 yılda ciddi bir popülasyon azalması gözlemleniyor. Deniz canlıları için bu oran daha da kaygı verici; yüzde 80’lerin üzerinde bir azalma söz konusu.”
“Artan Atmosferik Felaketler”
Atmosferik felaketlerin sayısının arttığını belirten Kurdoğlu, “Denizlerin sıcaklığı yükseliyor. Karadeniz bu yıl neredeyse Akdeniz sıcaklığına ulaştı, bazı günler 29 dereceyi buldu. Bu durum, Karadeniz’deki dağlara orografik yağışları getiriyor ve yağış miktarını artırıyor. Sonuç olarak, bazı durumlarda bir aylık yağış miktarı birkaç günde yağıyor.”
Kurdoğlu, “Atmosferik felaketlerin etkileri giderek daha fazla yıkıcı hale geliyor. 2010 ile günümüzü karşılaştırdığımızda, atmosferik afetlerin yıkıcı etkisi neredeyse 2,5 kat artmış durumda. Kuraklık, sel, taşkın ve don gibi olayların sıklığı da artıyor.”
“Felaket Eşiği”
Ekosistem sağlığını korumak ve iklim değişikliği ile mücadelede doğal alanların korunmasının şart olduğunu yineleyen Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, “İklim değişikliğiyle mücadelede en önemli unsurlar doğal çözümlerdir. Bu çözümler, doğal alanların korunması ve geliştirilmesi ile mümkün olur. Dünya, korunan alan oranını 2030’da yüzde 30’lara çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’de ise bu oran sadece yüzde 7,5.”
Kurdoğlu, “Felaket eşiğine gelmiş durumdayız. Hatta bu eşikten de içeri girmiş bulunuyoruz. 2010’larda yaşanan toplam meteorolojik afet sayısı ile bugünkü sayıyı karşılaştırdığımızda, 2,5 kat daha fazla felaketle karşı karşıyayız. Mühendislik yapıları ile meteorolojik felaketlere karşı mücadele etmeye çalışmak, doğaya ayrı bir zarar veriyor. Ancak kritik noktalar için mühendislik çözümleri elbette ki gereklidir.”
Kurdoğlu, son olarak “Bu felaketi eşikten içeri sokmamak ve geriye itebilmek için doğal alanlarımızı korumak ve artırmak zorundayız.”
Kaynak: Demirören Haber Ajansı (DHA)
Detaylı bilgi için: Ensonhaber
Adıyaman’da Deprem Sonrası Minare Devrilmesi ve Tazminat Davası