Jose Mourinho’dan AZ Alkmaar Maçı Değerlendirmesi

Jose Mourinho'dan Açıklamalar

Patronlar Dünyası'nın haberine göre; Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho, UEFA Avrupa Ligi'nde AZ Alkmaar karşısında yaşanan mağlubiyetin sorumluluğunu üstlendi. FB TV'ye yaptığı açıklamalarda, "Geldiğim günden bu yana gördüğüm en kötü performanstı. Gerçekten hayal kırıklığı yaratan bir maç oldu. Bunu belki çok hoş bir benzetme olmasa da 'Trabzonspor maçının etkisi' olarak nitelendirebiliriz. O maçın ardından takım henüz toparlanamamıştı. Hem fiziksel hem de duygusal açıdan oldukça sarsıcı bir karşılaşmaydı. Maçın ardından oluşan duygu patlaması, sanki takımın o anki ruh halinden çıkmasına engel oldu ve AZ Alkmaar maçına yeterince konsantre olamadık." diye belirtti.

Duygusal açıdan maça yeterince hazırlanamadıklarını ifade eden Portekizli teknik adam, "Kulübede olmamamın etkisinin çok büyük olduğunu düşünmüyorum çünkü takımımızı en iyi şekilde hazırladık. Hazır olduğumuza inanıyorum ama oyuncuların yaşadığı duygusal dalgalanmaların etkisi büyük. Ayrıca, kadroda yer alamayan 4 oyuncu var; bunlardan biri Kostic. Bu oyuncu bizim için oldukça değerli. İki önemli kanat oyuncumuz İrfan Can Kahveci ve Cengiz Ünder de sakat durumda. Bu eksiklikler de sonuçları etkiliyor. Bu durumu açıklayacak sebepler mevcut ancak yine de bugüne kadarki en kötü maçımız olduğunu düşünüyorum. Kötü performanslardan her zaman teknik direktörler sorumludur. Ben de bu sorumluluktan kaçmıyorum, ama bu benim için bir prensip meselesi. Kariyerimde benzer durumlarla karşılaştığımda, işimi yapmam engellendiğinde basın toplantısına katılmadım." şeklinde konuştu.

PFDK’nın verdiği 1 maçlık cezaya ilişkin de düşüncelerini paylaşan Mourinho, şunları ekledi: "Öncelikle cezanın nedenini anlamak istiyorum. Çünkü 'şu sebepten' diye açıklama yapan bir belge görmedim ama dürüst olmak gerekirse, evet, maç sonrası çok fazla kutlama yaptım ve VAR hakemi hakkında çeşitli şikayetlerde bulundum. Ancak, herhangi bir hakaret veya agresif davranışta bulunmadım. Maç bittikten sonra yaptığım kutlama, eğer kültürel bir sorun yaratıyorsa bunu öğrenmek istiyorum. Çocukken, babam dışında en büyük idolüm Eusebio'ydu. Onun ikonik bir gol kutlaması vardı; 600-700 gol, kaç tane gol attığını hatırlamıyorum ama o sevinç Eusebio'nun sevinciydi. Eğer bu hareket Türkiye'de ofansif bir anlam taşıyorsa, bunu bilmek isterim. Ama kesinlikle niyetim böyle bir şey yapmak değildi. Şu anda bir maç ceza aldım ve bununla başa çıkmam, kabul etmem gerekiyor. Takımıma, yedek kulübesindeki ekibime ve stadyumda bizi destekleyen taraftarlarımıza güveniyorum."

Sivasspor maçının son derece önemli olduğunu vurgulayan Mourinho, "Bizim için diğer tüm lig maçları gibi bu da kritik bir karşılaşma. Her maçı kaybettiğimizde, o maçı kaybetmemiş olsak bile, buna puan kaybı olarak bakıyoruz. Kazanmak zorundayız çünkü futbolun doğası gereği puan almak esastır. Sivasspor'un da son dönemde birçok galibiyeti var; üst üste olumlu sonuçlar aldılar ve çıkış yakaladılar. Oyun stilleri ve felsefeleri var, ancak bizim de kendi oyun stilimizi sahaya yansıtmamız gerekiyor. Bu, Sivas'ın oyun stilinden farklı bir yaklaşım. Hollanda'da yaşadığımız maçın acısını hissederek, Trabzon'daki maçın motivasyonunu da arkamıza alarak, kazanmak zorunda olduğumuzu bilerek oynamalıyız." değerlendirmesini yaptı.

Türk futboluyla ilgili ifadelerinin kendisini üzmediğini belirten Mourinho, sözlerini şöyle tamamladı: "Buraya geldiğimde, 'Türk ligi için çalışmak istiyorum ama her şeyden önce Fenerbahçe için çalışmak istiyorum' demiştim. Eğer böyle bir fırsatım olsaydı, dünyanın en mutlu insanı olurdum çünkü bu benim için bir prestij olurdu. 'Evet, Türkiye ligi harika bir lig. Türkiye liginde olmak bir rüya.' diyebilseydim, çok mutlu olurdum. Eğer her şey hakkında olumlu konuşabiliyorsam, bu beni memnun ederdi. Ancak tecrübem bana şunu gösteriyor ki, Türk liginde değişmesi gereken bazı unsurlar var. Çünkü Türkiye, Türk liginden çok daha büyük. Sadece futbol değil, Türkiye'nin kendisi. Türk milli takımının tarihi ve milli takımda oynayan oyuncular da var. Dünyanın büyük liglerine, çok büyük kulüplere transfer olan birçok Türk oyuncu bulunuyor. Örneğin, Arda yıllar önce Real Madrid'e, Arda Turan ise Barcelona'ya gitmişti. Ferdi, Premier Lig'e transfer oldu. Dolayısıyla burada yetenek ve tutku var. Burada şampiyon olmayı çok isterim, ama şampiyon olamasam da en azından temiz ve dürüst bir şekilde şampiyon olan takımı tebrik etmek isterim. Benim için önemli olan, Türk futbolunun harika bir seviyeye ulaşması."

Kaynak: Patronların Dünyası