34,7494$% 0.08
36,5786€% 0.22
44,0658£% 0.25
2.957,11%0,47
2.644,58%0,29
9.827,23%1,51
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Murat KAYA, Kocaeli’de 2004 ile 2019 yılları arasında belediye başkanlığı görevini yürüten İbrahim Karaosmanoğlu, bu dönem içerisinde kirlilikle ilgili ciddi eleştirilerin hedefi olmuştu. Bu eleştirilere, aynı dönemde Kocaeli Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan ve çevre kirliliği üzerine araştırmalar gerçekleştiren Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu da katılmıştı.
“ANNELERİN SÜTÜ BİLE ZEHİRLİ ÇIKTI” HABERLERİ Karaosmanoğlu ile Hamzaoğlu arasında yaşanan gerilimin temelinde “şarlatan” davası yatmaktadır. Anayasa Mahkemesi kararına yansıyan belgelere göre olay şu şekilde gelişmiştir: Çevre koşullarının halk sağlığı üzerindeki etkilerine dair yaptığı çalışmalarla tanınan Hamzaoğlu, Dilovası ve Kandıra ilçelerinde yaşayan gebelerden doğan bebeklerde ağır metal maruziyetiyle büyüme ve gelişme durumu üzerine bir proje yürütmüştür. Bu projede elde ettiği “bebek dışkısında bile zehirli maddeler bulunduğuna” dair bilgileri, bir gazeteciye verdiği röportajda paylaşmıştır. Yerel gazeteler, bu bilgiyi “Annelerin sütü bile zehirli çıktı” başlıklarıyla duyurmuştur.
AÇIKLAMAYA KIZDI, “ŞARLATAN” DEDİ Eski Başkan Karaosmanoğlu, bu açıklamalara büyük bir öfkeyle karşılık vermiş ve farklı tarihlerde Hamzaoğlu’nu hedef alan beyanlarda bulunmuştur. Bu beyanlar, yerel gazetelerde geniş bir şekilde yer bulmuştur. Karaosmanoğlu, “Hoca şov yapıyor. Raporu istiyoruz yok. Herkes üzerine düşeni yapsın. Konuşmak kolay, belge nerede, neye dayanarak söyledin. Ispatını yapması lazım, şarlatanlık yapıyor” şeklinde ifadeler kullanmıştır.
KARAOSMANOĞLU ALEYHİNE 5 BİN LİRA MANEVİ TAZMİNAT KARARI Bu sözler, Hamzaoğlu tarafından yargıya taşınmıştır. Hamzaoğlu, kişilik haklarının ihlal edildiği iddiasıyla 2 Şubat 2011’de Karaosmanoğlu aleyhine manevi tazminat davası açmıştır. Kocaeli 3. Asliye Mahkemesi, 26 Mayıs 2016’da davayı kısmen kabul ederek Karaosmanoğlu’nun Hamzaoğlu’na 5 bin lira tazminat ödemesine hükmetmiştir. Mahkeme, sarf edilen sözlerin kişiyi küçük düşürücü ve kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu belirtmiştir. Eski başkanın bu karara itirazı üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 26 Şubat 2020’de bu kararı onaylamıştır.
HUKUK YOLLARI TÜKENİNCE AYM’YE BAŞVURDU Karaosmanoğlu, hukuk yollarının tükenmesinin ardından Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştur. Mahkemeye sunduğu dilekçede, Hamzaoğlu’nun açıklamalarının basında yer bulduğunu, belediyenin görevini yerine getirmediği imajını yarattığını ve eleştiri ile cevap hakkını kullandığını savunmuştur. Ayrıca, tartışmanın kamuda tanınmış kişiler arasında geçtiğini ve bu nedenle eleştiri sınırının daha geniş yorumlanması gerektiğini vurgulamıştır. Karaosmanoğlu, dava konusu sözlerini Hamzaoğlu’nun açıklamalarının bilimsel temelinin olmadığını vurgulamak amacıyla kullandığını, bu nedenle aleyhine tazminata hükmedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
BAKANLIK: OLAYIN KENDİNE ÖZGÜ ŞARTLARINI DİKKATE ALIN
Görüşü sorulan bakanlık, ifade özgürlüğü ile şeref ve itibar hakkı arasındaki adil bir dengenin sağlanabilmesi için konuya ilişkin içtihatların ve somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa’nın düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlıklı 26. maddesine atıfta bulunarak, olayın tamamını ifade özgürlüğü kapsamında incelemiştir.
“İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLAL EDİLDİ” AYM şu şekilde açıklama yapmıştır: “Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemez bir neden bulunmadığı anlaşılan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir. Söz konusu mahkeme kararıyla başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalede bulunulmuştur. Bu müdahale, Anayasanın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir.”
“SADE VATANDAŞ DEĞİL” KRİTERİ Müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı yönünden de inceleme yapan AYM, şu değerlendirmeyi yapmıştır: “Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü, demokrasinin işleyişi için yaşamsal öneme sahiptir. Başvurucunun eleştirilerinin hedefinde olan davacı, kamu tarafından bilinen ve tanınan bir kişi olduğundan, kabul edilebilir eleştiri sınırları, sıradan bir vatandaşla karşılaştırıldığında daha geniştir. Bu nedenle, davacının kendisine yönelik eleştirilere, sıradan vatandaşlardan daha fazla hoşgörü göstermesi gerektiği açıktır. Ayrıca, seçmenlerini temsil eden ve çıkarlarını savunan seçilmiş kişilerin ifade özgürlüğünün özellikle değerli olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.”
“HAKLAR ARASINDA DENGE KURULMADI” İlk derece mahkemesi ve Yargıtay’ın ifadelerin bağlamını, şeklini ve nedenini göz önünde bulundurmaksızın soyut bir değerlendirme yaptığını kaydeden AYM, böylece kullanılan ifadelerin kişisel saldırı oluşturduğu sonucuna varıldığını hatırlatmıştır. Mahkemelerin, başvurucunun ifade özgürlüğü ile davacının şeref ve itibarının korunması hakkı arasında bir denge kurmaya çalışmadığını, yalnızca soyut bir değerlendirmeyle söz konusu ifadelerin kişilik hakkına saldırı niteliğinde olduğunu kabul ettiğini belirten AYM, “Bu nedenle başvurucunun tazminat ödemesine ilişkin ileri sürülen gerekçeler, başvurucunun ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olarak kabul edilemez. Açıklanan gerekçelerle Anayasanın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir” hükmünü kurmuştur.
YENİDEN YARGILAMA VE 20 BİN LİRA MANEVİ TAZMİNAT İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine dair iddianın kabul edilebilir olduğuna oy birliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik hükmü, bir üyenin muhalefet şerhi sunması nedeniyle oy çokluğuyla almıştır. AYM ayrıca, kararın bir örneğinin, ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarını ortadan kaldırmak amacıyla yeniden yargılama yapılmak üzere Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine ve başvurucu Karaosmanoğlu’na net 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.
Kaynak: Patronların Dünyası
Yasa Dışı Bahis Soruşturmasında Ünlü İsimlere Erişim Engeli Talebi