DOLAR

34,4835$% 0.06

EURO

36,4154% 0.16

STERLİN

43,6691£% 0.1

GRAM ALTIN

2.955,63%0,71

ONS

2.664,56%0,60

BİST100

9.298,77%2,96

Akşam Vakti a 17:49
İstanbul HAFİF YAĞMUR 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Reflü Hastalığı: Nedenleri, Belirtileri ve Tedavi Yöntemleri

Reflü Nedir?

Reflü, mide içeriğinin yemek borusuna, bazen ağız boşluğuna ve hatta akciğerlere doğru geri kaçması sonucu oluşan, buralarda hasar yaratan bir hastalıktır. Reflü, toplumda oldukça yaygın olup, görülme oranı %20-25 gibi yüksek rakamlara ulaşmaktadır. Bu kronik hastalık, tedavi edilmediği takdirde yemek borusu kanserine yol açabilir ve ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.

Reflü Neden Oluşur?

Reflü hastalığının birçok nedeni vardır. Bunlar arasında beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı, mide ve yemek borusu arasındaki kapakçığın (hiatal halka) gevşekliği veya fıtıklaşması yer almaktadır. Yutulan gıdaların midede sindirimi sırasında, bu kapakçığın düzgün çalışması son derece önemlidir. Aksi takdirde, mide asidi ve diğer mide içeriği (safra tuzları vb.) yemek borusuna kaçabilir ve semptomları başlatabilir.

Reflü hastalığında genellikle mide asidi suçlu olarak görülse de, asıl sorun alt özofagus sfinkterinin (AÖS) işlevini yitirmiş olmasıdır. Bu kapakçığın açılması veya gevşemesi zamanla fıtıklaşmasına ve hastalığın temel mekanizmasını oluşturmasına neden olur. Bazen bu fıtıklaşma o kadar büyük olur ki, midenin bir kısmı yukarı kayar (sliding herni) ve kalbi sıkıştırabilir. Bu tür hastalar genellikle göğüs sıkışması, çarpıntı ve terleme gibi belirtilerle kardiyolojiye başvururlar. Yapılan tetkikler genellikle normal çıkmaktadır; bu sebeple bu hastaların ihmal edilmemesi ve acil müdahale gerekliliği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi halde, yukarı kaçan organ sayısı artarak mide ve bağırsaklarda gangren gelişebilir.

Reflü Tanısı Nasıl Konur?

Reflü hastalığının tanısı, sedasyon eşliğinde yapılan endoskopi ile konulmaktadır. Endoskopi sırasında, reflü hastalığının derecesi (hafif, orta, ağır) net bir şekilde belirlenir. Ayrıca, şüpheli lezyonlar için biyopsi alınabilir ve hasta ile yakınları detaylı bir şekilde bilgilendirilir. Günümüzde 24 saat PH monitörizasyonu (PH metre) neredeyse kullanılmamaktadır, ancak özofagus manometrik ölçümler, uygun görülen hastalarda ek olarak istenebilir.

Reflü Hastalığının Belirtileri

  • Ağıza acı su gelmesi,
  • Ekşime ve yanma hissi,
  • Kötü ağız kokusu,
  • Diş çürükleri,
  • Tekrarlayan boğaz ağrıları ve farenjitler,
  • Geçmeyen baş ağrıları,
  • Gıcık tarzında öksürük,
  • Göğüs ağrısı ve çarpıntı gibi atipik semptomlar.

Bu belirtiler, hayati önem taşıyan ve “Barret özofagus” adı verilen kanser öncüsü lezyonlara da yol açabilir.

Reflü’nün Tedavisi

Reflü hastalığının tedavi süreci, hastanın mevcut şikayetlerinin şiddeti ve endoskopide görülen hasarın derecesine göre değişiklik gösterir. Ancak genel olarak, tüm hastalara beslenme ve yaşam alışkanlıklarının değiştirilmesi, kilo kontrolü ve gece “Reflü Yastığı” kullanılması tavsiye edilmektedir.

Reflü Hastalığının Endoskopik Tedavi Yöntemleri

Mide ile yemek borusu arasındaki halkada gevşeklik tespit edilen hastalara, diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri ile ilaç tedavisi ile düzelmeyen reflü şikayetleri için endoskopik tedavi yöntemleri uygulanabilir. Ancak, büyük bir fıtığı olan hastalarda bu yöntemlerin etkisi sınırlıdır. İşte bu yöntemlerden bazıları:

  • Stretta (Balonlu Reflü Tedavisi): Bu yöntem, endoskopik olarak gerçekleştirilen, kısa süreli sedasyon altında uygulanan ağrısız bir işlemdir. İşlem sırasında özel bir kateter kullanılarak, yemek borusu ve mide arasındaki gevşek bölgeye müdahale edilir. Ancak bu yöntem, hafif dereceli reflü hastalarında etkilidir ve orta veya ağır dereceli reflü hastalarında önerilmemektedir.
  • MUSE (Endoskopik Zımbalama): Bu yöntem, reflü ameliyatı ile ilgili sıkça sorulan bir başka tedavi seçeneğidir.

Reflü Ameliyatı Hakkında Merak Edilenler

Reflü hastaları, yıllardır süren şikayetlerinin kalıcı çözümünün ameliyatla mümkün olduğunu duyduklarında genellikle şaşkınlık yaşarlar. İşte ameliyat hakkında sıkça sorulan bazı sorular:

  • Ameliyat açık mı kapalı yapılır? Ne kadar sürer? Merkezimizde bu ameliyat, laparaskopik (kapalı) yöntemle yaklaşık 40-50 dakika sürmektedir ve hastalar genellikle bir gece hastanede kalırlar.
  • Ameliyat sırasında hortum konur mu? Ameliyat sırasında burna veya karna herhangi bir hortum (nazogastrik sonda veya dren) konulmaz.
  • Ameliyattan sonra ne zaman yemek yiyebilirim? Ameliyattan yaklaşık 4 saat sonra sıvı gıda almaya başlayabilirsiniz. Ancak, dikkat edilmesi gereken en önemli husus küçük lokmalar halinde iyi çiğnemek ve hızlı yutmaktan kaçınmaktır.
  • Ameliyat sonrası kontrole gelecek miyim? Ameliyattan bir hafta sonra genel kontrol ve dikişlerin alınması için hastalar çağrılır. Üç ay sonra ise kontrol endoskopisi yapılır.
  • Ameliyattan sonra her şeyi yiyebilir miyim? Ameliyat sonrası birçok gıdayı tüketme imkanı doğar, fakat reflüyü tetikleyen gıdalardan (kahve, kola, turunçgiller vb.) dikkatli olunmalıdır.
  • Ameliyattan sonra mide koruyucu ilaçlarımı bırakacak mıyım? Ameliyat sonrası kullanılan mide koruyucu ilaçlar bırakılmaktadır.
  • Neden ameliyat olmalıyım? Reflü hastalığının asıl nedeni mide asidi değil, yemek borusu ile mide arasındaki kapakçığın gevşekliği veya fıtıklaşmasıdır. Uzun süreli mide asidi düşürücü ilaçların kullanımı, mide kanseri ve kalp krizi riskini artırabilir. Ameliyatın etkinlik oranı %98’in üzerindedir.
  • Ameliyattan korkuyorum. Uzun süre ilaç kullanmanın zararı var mı? Uzun süreli mide koruyucu ilaçların mideyi kurutma riski ve mide kanseri riski bulunmaktadır. Sağlıklı olmak, bir tercihtir ve bu tercih sizin elinizdedir.

Kaynak: Doktor Sitesi

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Mide Botoksu: Kilo Verme Yöntemi ve Etkileri

HIZLI YORUM YAP