34,7618$% 0.06
36,6639€% 0.25
44,2844£% 0.24
2.960,77%0,07
2.646,92%-0,11
9.886,05%0,60
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kasım 2024 dönemine ilişkin Finansal İstikrar Raporu’nu resmi internet sitesinde yayımladı. Raporda, gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının faiz indirim döngüsüne girmesiyle birlikte, gelişmekte olan ülkelerde para politikası duruşlarının farklılıklar gösterdiği vurgulandı. Gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının faiz indirimlerine yönelmesi, küresel büyüme beklentilerini kademeli olarak iyileştirirken, gelişmekte olan ülkelerde parasal sıkılığın etkisiyle ekonomik büyüme patikalarında belirsizliklerin devam ettiği ifade edildi.
Raporda, jeopolitik riskler, tahvil getirilerindeki dalgalanmalar ve büyüme görünümüne dair beklentilerin risk iştahını ve gelişmekte olan ülkelere yönelik fon akışlarını etkilediği belirtildi. 2024 yılının ikinci çeyreğinde yurt içi iktisadi faaliyetlerin yavaşladığı, iç talepteki dengelenmenin sürdüğü kaydedildi. İç talepteki bu dengelenme sayesinde dış ticaret açığının azaldığı, hizmetler dengesindeki olumlu görünümle birlikte cari işlemler açığındaki iyileşmenin devam ettiği ifade edildi.
“Cari işlemler açığındaki azalmanın yanı sıra portföy yatırımları ve yurt dışından sağlanan finansmanın artması uluslararası rezervleri desteklemiştir. Tüketici enflasyonu, temel mal enflasyonundaki düzelmenin etkisiyle yüzde 48,6’ya gerilemiştir; ancak son aylarda gıda enflasyonunda bir artış gözlemlenmiştir.” Raporda, Türk Lirası (TL) ve yabancı para (YP) ticari kredi büyümelerinin birbirine yakınsamış durumda olduğu, ticari kredilerdeki büyüme oranlarının dezenflasyon sürecini destekleyici seviyelere gerilediği ifade edildi. Sıkı para politikası duruşu ve finansal koşullardaki sıkılığın, ticari kredi büyümesinin ılımlı bir patikada hareket etmesinde etkili olduğu vurgulandı.
Ticari kredilerdeki azami erken kapama ücretlerinde yapılan değişiklikler ve enflasyon beklentilerindeki iyileşmeler, uzun vadeli TL ticari kredi finansman maliyetlerinde bir düşüş eğilimi oluşturmuştur. Raporda, bu eğilimin önümüzdeki dönemde devam edebileceği öngörülmekte, YP kredilere uygulanan büyüme kısıtının temmuz ayında daha bağlayıcı hale getirilmesiyle YP kredi büyümesinin TL ticari kredi büyümesine yakınsadığı değerlendirilmiştir.
Bireysel kredi büyümesi, ağırlıklı olarak Bireysel Kredi Kartı (BKK) ve ihtiyaç kredisi kaynaklı olup, son dönemde konut kredisi büyümesinde bir canlanma gözlemlenmiştir. Raporda, bireysel kredilerin iç talepteki dengelenmeyi destekleyecek bir hızda seyretmesinin önem taşıdığı belirtildi. Sıkı para politikası duruşunun sürdürülmesi ve tamamlayıcı makro ihtiyati tedbirler ile bireysel kredi büyümesinin 2024 yılının ikinci çeyreğinde belirgin bir şekilde yavaşladığı kaydedildi.
Bireysel kredi kartı ve ihtiyaç kredisi için yapılandırma imkânı sağlanırken, BKK borcu yapılandırmalarında bir faiz üst sınırı belirlenmiştir. Ayrıca, kredi kartı dönem borcuna göre faiz farklılaşması yapılmakta, yüksek tutarda faize bırakılan dönem borcu grubunda (150 bin TL üzeri) daha yüksek azami faiz oranı belirlenmektedir. Kredi kartındaki faiz farklılaştırması ile kredi kartı borç birikiminin yavaşlatılması ve yapılandırma imkânı ile ödeme güçlüğü çeken bireylerin nakit akışının rahatlatılması amaçlanmaktadır.
Bu adımların, bireysel kredi TGA ve yakın izlemedeki kredi oranındaki artışın yavaşlamasına katkıda bulunması beklenmektedir. Firmaların ticari borç ödemelerinde (çek/senet) gecikme eğilimi artmakla birlikte, bu artışın bankacılık sektörü aktif kalitesine yansımasının sınırlı olduğu ifade edilmiştir. Reel sektörün karşılıksız çek ve protestolu senet oranlarında bir miktar artış görülmekle birlikte, bu oranlar tarihsel ortalamaların belirgin altındadır.
Reel sektör firmalarının gecikmedeki banka kredileri büyük ölçüde TGA’ya dönüşmeden yasal süre içerisinde ödenmektedir. Bankaların ihtiyatlı bir yaklaşım ile ayırdıkları yüksek karşılıklar, aktif kalitesi kaynaklı risklere karşı önemli bir tampon işlevi görmekte ve banka bilançolarını desteklemektedir.
Reel sektörün YP krediye yönelimi artmakla birlikte, YP kredi kullanan firmaların ihracat gelirlerinin YP borçlarını karşılama kapasitesi bulunmaktadır. Raporda, firmaların YP kredi kullanımını artırmasının yanı sıra TL varlıklara ve içsel finansmana yönelmesiyle, reel sektörün YP pozisyon açığının 2023 yıl sonuna göre yaklaşık 48 milyar dolar artarak 130 milyar dolara yükseldiği aktarılmaktadır.
Reel sektörün finansal kaldıraç oranındaki tarihi düşük seviyelerin, YP kredilerdeki artış ve finansal varlık büyümesindeki yavaşlamaya rağmen korunduğu belirtilmektedir. 2024 yılında halka açık firmaların kârlılık ve finansman giderini karşılama göstergelerinde bir miktar gerileme izlenirken, firmaların likiditesinin nispeten güçlü bir görünüm sergilediği ifade edilmektedir. Reel sektör analizlerinden elde edilen bulgular, geçmiş dönemdeki yüksek kârlılığın sektörün borç ödeme kapasitesini desteklediğini ve firmaların likidite tamponları biriktirmesine yardımcı olduğunu göstermektedir.
Raporda, hane halkı borcunun milli gelire oranındaki düşük seviyenin korunduğu, borç kompozisyonunda bireysel kredi kartı ve kredili mevduat hesabı (KMH) borcunun payının arttığı belirtilmektedir. Kişi başı borç ve gelire oranla borçluluk göstergelerinin bireysel kredi kartlarında sınırlı olmakla birlikte, tüketici kredilerinde gerilemeye devam ettiği ifade edilmektedir.
Sıkı finansal koşullara ilave olarak bireysel kredilerde ortalama vadenin kısalması, borç/gelir uyumsuzluğu yaşayan bireylerin kredi riskinde artışa neden olmaktadır. Bu kapsamda, ihtiyaç ve bireysel kredi kartı borçlarına yönelik devreye alınan yapılandırma imkânı söz konusu risklerin yönetilmesine katkı sağlayacaktır.
Hane halkının finansal varlık kompozisyonunda TL cinsi varlıkların ağırlığı artarken, kur korumalı ürünlerin payı azalmaya devam etmektedir. Hane halkının para piyasası fonları, yatırım fonları ve emeklilik sistemi gibi Türk lirası alternatif finansal varlıklarla tasarruflarını çeşitlendirme eğilimi sürmektedir. TL mevduatın payı artmaya devam ederken, bankaların döviz ve TL likiditelerindeki güçlü görünüm korunmaktadır.
Parasal koşullardaki sıkılık, makroihtiyati düzenlemeler, kur beklentilerindeki iyileşme ve Hazine’nin KKM hesaplarına yönelik yaptığı vergi düzenlemeleri TL mevduat payındaki istikrarlı artışın devamını sağlamakta, kur korumalı mevduat (KKM) payı yüzde 7’nin altına gerilemiştir. Mudilerin mevduat tercihleri, TCMB’nin döviz işlemleri ve Hazine hesabındaki hareketlerle birlikte sistemdeki TL likidite fazlasının artmasına neden olmuştur. Sistemdeki TL likidite fazlası, zorunlu karşılıklar, depo ihaleleri ve TCMB tarafından atılan ilave adımlarla etkin bir şekilde yönetilmektedir.
Raporda, ülke risk primindeki gerileme ve kredi derecelendirme kuruluşlarının not artırımları ile birlikte yurt dışı finansman koşullarındaki iyileşmenin sürdüğü, bankaların uzun vadeli yurt dışı kaynaklı borçlanmalarının arttığı vurgulanmaktadır. Küresel piyasalardaki yüksek oynaklıklara ve jeopolitik risklere rağmen yabancı yatırımcıların Türk bankalarının borçlanma enstrümanlarına olan ilgisinin devam ettiği ifade edilmektedir.
Bankaların yurt dışı kaynaklı orta ve uzun vadeli borç yenileme oranlarında bir artış gözlenirken, dış borç yenileme oranı yüzde 110 seviyesinin üzerinde seyretmektedir. Bankaların yurt dışından sağladığı fonlamanın vadesinin uzadığı ve dış fonlama kalitesinin iyileştiği belirtilmektedir. Bankaların faize duyarlı aktif ve pasifleri arasındaki vade uyumsuzluğunun tarihsel ortalamanın altında seyrettiği, kredi ve menkul kıymetlerin ortalama kalan vadesinde görülen gerilemenin faiz riskinin yönetilebilir seviyede kalmasına katkı sağladığı ifade edilmektedir.
Bankacılık sektörünün kârlılığı bir miktar gerilemekle birlikte, içsel sermaye oluşturma kapasitesinin sürdüğü ve para politikasındaki sıkı duruş ile makroihtiyati politika çerçevesinin net faiz gelirlerini sınırladığı belirtilmiştir. Diğer yandan, ücret, komisyon ve bankacılık hizmet gelirleri kaynaklı güçlü gelir yaratımı ile kredi riski maliyetindeki ılımlı seyir kârlılık görünümünü desteklemektedir. Sektörün dayanıklılığı, güçlü sermaye yeterliliği ile desteklenmektedir. Bankaların kâr yaratımı, sermaye benzeri borçlanma imkânları ve bireysel kredi risk ağırlıklarının Basel standartlarıyla uyumlu seviyelere getirilmesinin etkisiyle sermaye oranları yükselmiştir. Ayrıca, ihtiyati olarak ayrılan serbest karşılıklar, bankaların olası zarar karşılama kapasitesini güçlendirmektedir.
Kaynak: Patronların Dünyası
Türkiye Ekonomisinde 2024 Üçüncü Çeyrek Büyüme Verileri ve Gelişmeler