34,5533$% 0.21
36,0846€% -0.42
43,3087£% -0.59
2.992,94%1,06
2.691,88%0,76
9.508,72%1,50
Patronlar Dünyası’nın haberine göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, yerel yönetimler ve sosyal güvenlik kurumları haricinde kalan kamu idari birimlerini kapsayan “merkezi yönetim”e ait Hazine tarafından yönetilen kamu borcunu kapsayan stok, yeni ekonomik programın uygulamaya konulduğu Temmuz 2023 ile bu yılın Ekim sonu arasındaki dönemde %56,5 oranında artarak 8 trilyon 795,7 milyar liraya ulaştı.
Bütçe açıkları ve kamu borçlanma gereğindeki devam eden artış ivmesi, programın ilk 16 ayında borç stokunda rekor seviyede bir büyümeyi beraberinde getirirken, kamu, özellikle yüksek faiz oranlarıyla TL cinsi iç borçlanmalarla piyasadan yoğun bir şekilde kaynak çekmesi, özel sektör yatırımları üzerinde daraltıcı bir etki yarattı.
Hazine İç Borçlanmaya Yüklendi
Dış kaynak imkanlarının daraldığı bu süreçte, kamu açıklarının finansmanı için gerekli kaynaklar esas olarak, aşırı yükseltilen faizlerin cazip kıldığı TL cinsi devlet iç borçlanma senetlerinin (DİBS) ihracı yoluyla sağlandı. Merkezi yönetim borç stokundaki hızlı büyüme, özellikle TL cinsi kağıtlarla yapılan iç borçlanmadan kaynaklanırken, dövize dayalı iç borçlar ile dış borçlardaki büyüme görece düşük kaldı.
Dünya’dan Naki Bakır’ın haberine göre, Temmuz 2023-Ekim 2024 döneminde TL cinsi iç borç stoku %92,8 oranında net 1 trilyon 713,3 milyar liralık bir artışla 3 trilyon 558,8 milyar liraya ulaşırken, döviz cinsi iç borç stoku %20,6 artışla 880,9 milyar lira oldu. Böylece toplam iç borç stoku %78,4 oranında 2 trilyon 18,8 milyar lira büyüyerek 4 trilyon 594,4 milyar liraya ulaştı.
Aynı dönemde merkezi yönetimin dış borç stokunun ulusal para cinsinden karşılığı, dövizdeki mutedil seyir dolayısıyla sınırlı düzeyde kalan kur farkı dahil %38 büyüyerek 4 trilyon 201,2 milyar lira oldu. Böylece dövize dayalı iç borçlar ile dış borçların toplamından oluşan dövize dayalı borç stokunun bakiyesi ulusal para ile 5 trilyon 82,1 milyar lira, bunun toplam borç stokundaki payı da yaklaşık %57,8 oldu.
Borç Dolarizasyonu Hala Yüksek
Buna göre dış borç ve dövize dayalı iç borç toplamında dövizli borçların toplam borç stoku içindeki payı, Haziran 2023 itibarıyla %67,2’ye kadar çıkan ağırlığı, program döneminde temel finansman kaynağının TL faizli enstrümanlarla borçlanma olması ve kur artışlarının düşüklüğü nedeniyle 10,6 puan geriledi. Ancak dövizli borçların toplam stoktaki payının 2014 yılında %32,3 olduğu ve pandemi dönemine kadar %50’nin altında seyrettiği dikkate alındığında, merkezi yönetim borç yapısındaki mevcut “dolarizasyon” hala yüksek bir düzeyi ifade ediyor.
Son dönemde önemli oranda rezerv biriktiren Merkez Bankası’nın kurları baskılamaya yönelik müdahale satışları için imkânı, program öncesine göre oldukça artmış durumda. Bununla birlikte, önümüzdeki günlerde beklenen faiz indirimleri sürecinde dövize talebin güçlü bir dalgaya dönüşmesi olasılığı ve yaşanabilecek yeni kur şokları nedeniyle yüksek borç dolarizasyonu, Hazine için belli bir kur riskini beraberinde taşıyor.
İleriki dönemlerde kurlarda yaşanabilecek yukarı yönlü sert hareketlere bağlı olarak doğacak ilave kur farkı yükünün, hala büyük bölümü döviz cinsi olan borçların ulusal para cinsinden karşılığı ve toplam stoktaki büyümeyi artırma olasılığı bulunmaktadır.
IMF Küresel Borç Krizi İçin Uyardı, Türkiye İçin Risk Var mı?
IMF’nin ekim ayında yayımlanan son Mali Gözlem Raporu’nda “zayıf büyüme ile yüksek borcun tehlikeli bir bileşimi”ne dikkat çekilerek, hükümetlere borçları azaltıp gelecek şoklara karşı tamponları yeniden inşa etmeleri tavsiye edilmiştir. Raporda, küresel kamu borcunun 2024 sonunda 100 trilyon doları aşarak küresel GSYH’nin %93’ünü geçeceği ve yükseliş trendinin orta vadede devam edeceği öngörülmektedir. “Mali tamponları büyüme dostu bir şekilde yeniden oluşturmak ve mali yönetimi güçlendirmek, sürdürülebilir kamu maliyesi ve finansal istikrarı sağlamak için elzemdir” uyarısı yapılmıştır.
Ancak son yıllardaki hızlı büyümeye rağmen, Türkiye’nin kamu borcunun milli gelire oranı dünya ortalamasına göre yüksek bir düzey oluşturmamaktadır. IMF, 2024 yılında merkezi yönetim borcunun milli gelire oranının AB ortalamasında %82,7, Euro bölgesinde %88,1, gelişmiş ekonomilerde %109,4, G7 ortalamasında %124,3 düzeyinde tahmin ederken, bu oranı Türkiye için %25,2 öngörmektedir.
2025-2027 dönemine ait Orta Vadeli Program’da (OVP) ise AB tanımlı genel yönetim borç stokunun GSYH’ye oranının Türkiye’de bu yıl %25,6 düzeyinde gerçekleşeceği tahmin edilmekte ve 2025 yılında da %24,8’e düşürülmesi hedeflenmektedir. Bu borçluluk düzeyi, Türkiye için bir “borç krizi” olasılığının uzak olduğunu göstermekte, ancak devam eden yüksek kamu borçlanma gereğinin, faizlerin yüksek seyri ve enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmıyor.
Türkiye’nin Kamu Borçlanma İhtiyacı Neden Yüksek Düzeyde?
Kamu mali dengelerinde bozulmanın arkasında, pandemi ve izleyen dönemdeki bir dizi gelişmenin etkisi bulunmaktadır. Enflasyonu kontrolden çıkaran ve ekonomik dengeleri alt üst eden faizi baskılama politikaları, Şubat 2023’te büyük hasarlara yol açan depremlerin maliyeti, Mayıs 2023’te yapılan genel seçimler sürecinde kamu mali politikalarında gevşeme ve özellikle EYT düzenlemesinin etkisiyle bütçeden sosyal güvenliğe yapılan transferlerdeki hızlı büyüme gibi faktörler, kamu mali dengelerindeki bozulmayı artıran zincirin halkalarını oluşturmaktadır.
Haziran 2023 başında göreve gelen yeni yönetim, “ekonomiyi rasyonel zemine oturtma” hedefiyle hazırladığı ve bu kapsamda sıkılaşma önlemlerini Temmuz ayından itibaren kademeli olarak hayata geçirdiği program, 16 ayını doldurmasına rağmen, bütçe açıkları ve borçlanma ihtiyacındaki büyümenin devam etmesi, mali dengelerin rasyonel zemine oturtulmasını zorlaştırmaktadır.
Bu yıl Mart ayındaki yerel seçimler sürecinin yanı sıra, kamu harcamalarında tasarrufa yeterince uyulmaması ve bütçede faiz ile sosyal güvenlik yükünün artmaya devam etmesi, kamuda mali dengeleri sağlamaya direnci artırmaktadır.
kaynak: Patronların Dünyası
Türkiye’de Motosiklet Satışlarında Rekor Artış