34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
Patronlar Dünyası’nın haberine göre; Z kuşağı olarak tanımlanan günümüz üniversite öğrencileri, teknolojinin etkisi altında büyüdüler ve yaşamlarını büyük ölçüde dijital platformlar üzerinde şekillendirdiler. Bu kuşağın dikkat çekici bir özelliği, eğitim süreçleri boyunca sıkça test çözme alışkanlığı kazanmalarıdır. Hürriyet’ten Melike Çalkap’ın aktardığına göre, akademisyenler, Z kuşağının bu alışkanlıkları nedeniyle üniversite düzeyine geldiklerinde doğru düzgün el yazısı yazamadıklarını ve uzun yazılı metinlerle kendilerini yeterince ifade edemediklerini vurguluyorlar.
Diğer yandan, üniversite öğrencilerinin kendilerine has bir ifade biçimi geliştirdiklerini ve asıl anlaşmazlığın kuşaklar arasında ortaya çıktığını belirten akademisyenler de mevcut. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nedret Kılıçeri’nin konu hakkındaki görüşleri ise oldukça çarpıcı:
ÜNİVERSİTELİLERİN YAZILARI ÇOK OKUNAKSIZ
“Öğrencilerin yazıları genellikle düz sayfada ya yukarı ya da aşağı kayıyor. Günümüzde el yazısı eğitimi büyük ölçüde zayıflamış durumda. Zira okuma yazma ile ilişki kurdukları andan itibaren kağıt kalemden ziyade ekran ve klavye ile muhatap oluyorlar. Öğrenciler, ortaokul ve lise dönemlerinde sınav stresi nedeniyle yazı biçimlerini değiştirmiyorlar. Üniversite düzeyindeki öğrencilerin yazıları ise çoğunlukla okunaksız. Bazı öğrenciler büyük harflerle, bazıları ise çok küçük harflerle yazıyor. Sınav kağıtlarına baktığımda, ‘o’ ve ‘b’ harflerinde büyük sorunlar yaşıyorum. Bu iki harfi, olması gerektiği şekilde yazmıyorlar.”
PARAGRAF YAZMAYI BİLMİYORLAR
“Bazı öğrencilerin yazıları güzel olsa dahi kendilerini ifade etmekte zorlandıklarını gözlemliyorum. Bu durumun nedenlerinden biri, test usulü sınavların yanı sıra sosyal medya kullanımının etkisi. İstanbul Üniversitesi’nde 1986 yılından beri öğretim üyesiyim ve 1990’dan bu yana öğrencilerin yazılı anlatımlarının giderek kötüleştiğine tanıklık ediyorum. Öğrenciler uzun cümleler kurmaktan kaçınıyor ve hatta paragraf yazmayı da bilmiyorlar. İki paragrafı ya da cümleyi birbirine bağlayamıyorlar. Bağımsız cümleleri alt alta koyarak paragraf oluşturduklarını düşünüyorlar.”
WHATSAPP’TA KONUŞUR GİBİ DİLEKÇE YAZIYORLAR
“Bu durum sadece yazılı anlatımda değil, sözlü anlatımda da kendini gösteriyor. Öğrenciler, çok az kelime kullanarak temel bir bilgi vermeyi tercih ediyor; çoğu zaman yalnızca 10 kelimeyle konuyu tamamlamaya çalışıyorlar. Sonuç olarak, kendini iyi ifade edemeyen bir üniversite öğrencisi grubu ile karşı karşıyayız. Ayrıca, e-posta ya da dilekçe yazmanın kurallarını da bilmiyorlar. Kendilerinden yaşça büyük ya da hiyerarşik olarak farklı konumdaki birine, arkadaşlarıyla Whatsapp’ta konuşuyormuş gibi yazıyorlar. Hatta dilekçe yazarken sayfayı nasıl kullanacaklarını bile bilmiyorlar. Öğrencilerin yüzde 80’inin bu durumda olduğunu söylemek mümkün. Ancak üniversite düzeyindeki bu sorunu çözmek için çok geç kalındı.”
FAKİRLEŞEN BİR DİLLE İLERLEYEMEYİZ
“Kalem yerine klavye kullanmayı tercih eden bir nesil var. Zaten derslere de kalemsiz geliyorlar. Sosyal medyanın yazıya olan etkisi tüm dünyada tartışılıyor. Bu durum, yalnızca öğrencilerle ilgili değil; öğretmenlerde de benzer açıklar mevcut. Ancak fakirleşmiş bir dille ilerleyemeyiz. Bu konuda özellikle lise düzeyinde saha araştırmalarının yapılması gerektiğine inanıyorum. Dil bilimcilerine burada büyük görev düşüyor. Öte yandan, Bakanlık himayesinde gençlerin dil kullanımının ölçülmesi gerekiyor. Önemli yazarlar, liselerde ve üniversitelerde öğrencilerle buluşarak onlara ilham vermeli. Öğrenciler, ne kadar çok okurlarsa dillerini o kadar iyi sever ve doğru kullanımın farkına varabilirler.”
Prof. Dr. Ahmet Benzer, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi ise şu ifadeleri kullanıyor:
YAZI DİLİ ÖDÜLÜ
Arda Kahraman, üniversite öğrencisi: “İlkokuldan beri test çözüyoruz. Üniversitede de gerekli olmadığı sürece kompozisyon yazdığımı hatırlamıyorum. Diğer yandan sosyal medyanın kendine özgü bir dili var ve bu platformda sıkça kısaltmalar ve emojiler kullanıyoruz. Dolayısıyla el yazısıyla kendimizi o kadar iyi ifade edemiyoruz. Bence yazı dili artık öldü. Örneğin, ben de dilekçe yazmayı bilmiyorum. Günlük hayatta hem sözlü hem de yazılı olarak kendimizi ifade ederken uzun cümleler kurmuyoruz. Bunun nedeni kelime dağarcığımızın azlığı değil, insanlara uzun uzun bir şey anlatmak istemememiz. Sosyal medyada kısa bir paylaşımla anlık duygu durumumuzu ifade edebiliyoruz.”
Dilda Sedefoğlu, üniversite öğrencisi: “Önceden kendi kendime yazı yazmayı çok severdim ama artık bunu pek yapamıyorum. Kullanılmayan beceriler zayıflıyor. Haliyle yazıya ait en basit kuralları bile unutuyoruz. Günlük mesajlaşmalar ve sosyal medya kullanımı da bu durumu etkiliyor. Ancak hukuk fakültesinde okuyan arkadaşlarımın yazılı dilde kendilerini gayet iyi ifade edebildiğini biliyorum. Yani, ihtiyacı olan yazıyı düzgün şekilde kullanıyor; olmayan ise işini kolay ve pratik yoldan halletmeye çalışıyor.”
Kaynak: Patronların Dünyası
Bursa’da Tophane Surları’ndan Düşen Genç Ağır Yaralandı