Yenidoğan Çetesi Davası: Ambulans Şoförü Özdemir’in Savunması
Yenidoğan Çetesi Davası Devam Ediyor
Ensonhaber.com'un haberine göre; 12 bebeğin ölümüne neden olan Yenidoğan Çetesi'nin duruşması, 5 gündür hakim karşısında sürüyor. 22'si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı bu dava, Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yetersiz kapasitesi nedeniyle konferans salonunda gerçekleştiriliyor. Duruşma, sabah saat 10.15 itibarıyla ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in savunmasıyla başladı. Sırada, çetenin elebaşı Fırat Sarı'nın savunması yer alıyor.
Çete üyeleri, suçlamaları kabul etmeyerek, Savcı Yavuz Engin'e sataşmaya başladılar. Duruşmanın en dikkat çekici anlarından biri, Özdemir'in yaptığı açıklamalardı. Özdemir, duruşmada şu ifadeleri kullandı:
"Hasta Yönlendirerek Maddi Kazanç Sağladım"Ambulans şoförü olarak görev yapan Gıyasettin Mert Özdemir, "Suçlamaları kabul etmiyorum ama hasta yönlendirerek para kazandığımı itiraf ediyorum. İstanbul'da yalnızca 4 adet kuvözlü ambulans var. Bu ambulansların bir hastaya ulaşma süresi en az 2 saat alıyor. Dolayısıyla, yoğun bakıma ihtiyaç duyan bir hastanın sevk edilmesi ortalama 5-6 saat sürüyor. Bu süreyi kısaltmak için 112 ekipleri, yakındaki hastanelerle anlaşmalar yapıyordu.
Hastaneler, 112 protokol numarasını arayarak hastaları kendilerine naklettiriyordu. Bu durum, hasta bakımını daha uygun hale getiriyordu. Ancak, mevcut kurallar bu süreci hızlandırmaya izin vermiyordu. Bu yüzden, hastaneler bizim gibi kişilere başvuruyordu. Biz, doktorlarla iletişim kurarak özel hastanelerin ambulanslarını kullanıyor ve 112 Acil Çağrı Merkezi'nden protokol alıyorduk.
Bu sayede, 5-6 saat süren sevk süreci 45 dakikada halledilebiliyordu. Hastanelerde yoğun bakım ünitesi yoksa, 112'ye durumun bildirilmesi 30 dakika kadar sürüyor. Kamu hastanelerinde ise uygun bir hastane bulmak çok daha uzun zaman alabiliyor.
Suçlamaları Reddetti, Savcıyı SuçladıÖzdemir, "Sevk algoritması, yoğun bakımı olmayan hastanelere 112 nakil birimi tarafından e-posta ile hasta bilgisi gönderilerek yapılıyordu ve bu işlem 30 dakika sürüyordu. Ancak, 112 listesinde çeteleme kuralı vardı ve bu kurallar çoğu zaman uygulanmıyordu. Ayrıca, İstanbul Avrupa Yakası'nda bebekleri taşıyacak sadece 4 kuvöz ekibi vardı.
İddianamenin bin 400 sayfa olmasına rağmen, hiçbir 112 çalışanının ifadesi alınmamıştı. Kendi şahsımın 112 ambulans şoförü olmam nedeniyle bir algı operasyonu yapıldığını düşünüyorum. Hiçbir kuvöz ihtiyacı olan bebeğin sevkini ben yapmadım. Ben yalnızca acil çağrı bölümünde çalışıyordum. Hastalar GPS ile takip ediliyordu ve hakkındaki suçlamalar beni ve diğer 112 çalışanlarını zan altında bırakmaktadır.
“Eşim Asgari Ücretle Çalışıyor”Özdemir, örgüt suçlamalarına yönelik savunmasında, "Hasta yönlendirmesi yaptığım dönemde, sadece Fırat Sarı'nın danışmanlık yaptığı hastanelere değil, başka hastanelere de yönlendirme yaptım. Ancak bu durum sanki sadece Fırat Sarı'nın hastanesine nakil yapıyormuşum gibi bir algı oluşturdu. Bu suçlamalar oldukça komik. Eşimin hiçbir yerde SGK kaydı yok, sadece Medisense sağlık şirketinde kaydı bulunmaktadır.
Eşim, bu hastanenin içinde bulunan güzellik merkezinde asgari ücretle çalışıyordu. Eşimin çalıştığı Medisense'nin patronu Fırat Sarı'nın eşidir ve bu yanlış anlaşılmalar nedeniyle eşimin adı geçiyor.
“10 Bebek Ölümünden Sorumlu Tutuluyorum”Özdemir, "Her ne kadar 10 bebekle suçlansam da adım sadece Kaya bebekle geçmektedir. Savcı Yavuz Engin tarafından art niyetli olarak 10 bebeğin ölümünden sorumlu tutuluyorum. Bu durum, savcının görevini yapmasıyla art niyetli bir durum yaratmıyor mu?
Mahkeme Başkanı, 'Savcı neden art niyetli oluyor? Görevini yapmışsa bu art niyet mi? Asıl savcı bu işin üzerine gitmezse art niyet olurdu'
“Suçlamalar Aşırı Ağır, Hedef Gösterildik”
Özdemir, "Savunmamı sadece Kaya Bebek üzerinden yapabilirim. Kaya Bebek, bir bebek sevkinden çok gebelik sevkidir. Gebe özel Esencan Hastanesi'ne gidiyor. 28 haftalık gebelik durumunda, 112'ye bildiriliyor. Ancak, o hastanelerde yer kalmadığı için hastanın kendi imkanlarıyla özel hastaneye sevki sağlandı.
Mahkeme Başkanı, sanığa, 'Hiç sevk yapmamış gibi konuşuyorsun ama konuşmalarda sevk yapacağın hastaları 112'ye bildirmeyeceğini söylüyorsun, ne demek istiyorsun?
Sanık ise, "Bildirmeyeceğimden kastım, 112'ye bildirdiğimde zaman açısından değişiklik olmayacak, hastanın sevk süresinden bahsediyorum."
“Net Bir Tutar Yok, Muhasebe ile Muhatap Oldum”
Ambulans şoförü Özdemir, "Hasta yönlendirme yaptığım için Medisense işletmesinden, Birinci ve Şafak hastanelerinden para aldım. Esenler Güney Hastanesi'nde herhangi bir maddi menfaat elde etmedim. Muhasebe ile muhatap oluyorum ve anlaşmayı hastane yöneticilerinden Ali Aksu ile yaptım.
67 bin 500 TL para almıştım hasta yönlendirme için. Tape kayıtları, hemen hemen hepsi hasta sevkleri ile ilgiliydi. Ancak, bu işlerde adımın çok duyulmasını istemediğim için, '112'ye bildirmeyeceğim' dedim. Bu durum hastanelerle olan ilişkilerimiz açısından önemlidir.
“Bebek Çalma Değil, Alma”Özdemir, "Fırat Sarı ile ayrılma sürecimde, 'bebek çalacağız' ifadesinin yanlış anlaşıldığını düşünüyorum. Çalacağız demek yerine alacağız demek çok daha doğru. Bu durum, medyada bebek çaldılar şeklinde yansıtıldı ve ismim zikredildi.
Mahkeme Başkanı, 'Sen doktor Ali diye tanıtıyorsun kendini, doktorun haberi var mı?'
Sanık, "Var başkanım. 112 çok fazla aradığı için doktorlar muhatap olmak istemiyordu."
Mahkeme Başkanı, '112'de çalışıp nasıl yapıyorsun tüm bunları? Ambulans şoförüsün ama ayrıca TAG sürücüsüyüm diyorsun, telefonlara bakıyorsun. Çok boş vaktiniz var, demek ki sizi daha fazla çalıştırmak lazım."
Sanık, "Ben çalışmayı seviyorum başkanım. İlaç satışı hakkında bir bilgim yok, 112'de işçi statüsünde çalışıyorum."
Bu dava, toplumu derinden etkileyen bir olayın yargıya taşınmasıyla ilgili önemli bir süreç olarak devam ediyor. Yenidoğan çetesine yönelik suçlamalar, aileler ve sağlık camiası üzerinde büyük bir endişe yaratmıştır.
Kaynak: Ensonhaber